28 March 2008

Keman ve aşkı

Şimdi en çok ne istiyorum biliyor musun? el ele Galata köprüsünde yürümek ve o tanık olduğum eşsiz tarihi şehri, o köprüden sana anlatmak isterdim, olsun boş ver yağarsa yağsın yağmur yeter ki ellerimi tut. Sakın bırakma! Bak sağımızda Galata kulesi. Altındaki kahvehanede sıcak bir çay içebiliriz, istersen oradan istiklal caddesi işte meşhur Beyoğlu, daha neler neler... Mısır çarşısına doğru yürümek tarihi çarşının içinde ell ele dolaşmak bir başkadır o şehirde, şehri güzelliğine güzellik katacak tek şey elbet sen olacak sın ey kollarımdaki sevgili. Tek istediğim İstanbul unda buna tanık olması varsın yağmur durmadan yağsın ama elimi bırakma. Balığın ası elbet İstanbul da başkadır. Adalar ise nefes aldığımız başka güzel tarihi mekanlardır. Faytonda gezmekte bir başkadır. İstanbul duy sesimi bir gün senden de güzel birini sana getireceğim demiştim. Hem de habersiz... Nasıl gizliden gizliye keman çalsamda senden uzaklarda bir gün güneş batarken senin için çalacak bu eller işte o zaman şehri İstanbul da duyulacak haberler Galata da bir keman aşık olmuş bir anadolu kızına... herkes meraktan açar pencerelerini duymak için o acılı kemanı. Neden? diye sorarlar. Uzun değil kısadır hikayesi. Dinlersen bu eşsiz melodiyi anlarsın kemancının o anadolu kızına karşı ölümsüz aşkını, işte o zaman eğer göz yaşları gelirse gözünden dudaklarına doğru cevabı vermek istese de dudaklar, kalp buna dayanmaz, kalır tek şahit güneşin batışıyla çift arasındaki çinekoplar. İşte her ay 30 Mayısta güneş batarken bu balıklar burada kendilerini tam işte, tam köprünün bu noktasına kendilerini atarlar uçarcasına havaya... Çiftin son görüldüğü yer. Ve adeta ölümüne sıçrar balıklar kimi ölür, kimi ise o anı şehri İstanbulluya hatırlatır. Kemanın nameleri Niğdeli güzel kıza sadece gün batarken o an çalınırmış herkes mest olurmuş o namelerde ... Köprünün o noktasına öğleden sonra toplanan balıkçılar şaşkınlık, bir o kadarda üzüntüyle çinekopların intiharını seyredermiş. Hatta bazılarının ağladığı buna dayanamadığı, bazılarının da çinekopların Denizden ilk çıktıkları an o kemanın sesini dudyduklarını söylerler. Niğdeli güzel çok severmiş o kemanı. Her yıl 30 Mayısta Kemanın bir günlüğüne tekrar tam bu noktaya geldiği söylenir. Sesi ilk duyanın balıklar olduğu söylenir. O kadar güzel ve hüzünlü çalarmış ki, tereddütsüz Denizi bile bırakmaya cesaret edermiş küçük şahitler.

24 March 2008

Elektrik-Elektronik, Bilgisayar Mühendisleri Takım Arkadaşları aranıyor

Merhabalar arkadaşlar;

Savunma Sanayi Projelerimizde görev alacak,
Yurt içi-yurt dışı seyahat engeli olmayan
Askerlikle ilişiği bulunmayan,
iyi derecede İngilizce bilen,

Elektrik-Elektronik, Bilgisayar Mühendisleri Takım Arkadaşları İş Tanımı:
C/ C++/PHP/JAVA Yazılım dilleri konusunda deneyimli
MySQL konusunda bilgi sahibi
SDL/OpenGL kütüphaneleri konusunda bilgi sahibi
UML ile tasarım konusunda bilgi sahibi

Tercihen MIL-STD 498 / ISO IEC 12207 standartları ile Yazılım Geliştirme konusunda çalışmış
ilgilenen arkadaşlar bana ulaşabilir.

Ertunc Dagdeviren

532 3848057
505 6705700

ertunc.dagdeviren@gmail.com

ertuncdagdeviren@hotmail.com

21 March 2008

İngiliz Universiteleri Ankarada

IEFT 2 Nisan 2008 / Ankara - Sheraton Otel Convention Center 12:00–18:00. Hayallerinizi ertelemeyin çünkü dün bitti, yarınınızı, geleceğinizi planlayın.

20 March 2008

Tubitak Bilimsel Programlar Uzmanı alacak

TUBİTAK Bilimsel Programlar Uzmanı ve Uzman Yardımcısı kadrolarında çalışacak personel alacak. Tubitak'ın sayfasından gerekli bilgileri alabilirsiniz.

18 March 2008

18 Mart 1915

Çanakkale Şehitlerine Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı' Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer. Yedi iklimi cihânın duruyor karşında, Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk: Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk. Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ! Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil, Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb. Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre. Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm. Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi; 'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi. Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek. Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın? 'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istiâb. 'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana. Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy

You know it was on March 18, 1915 a great battle, called "The SeaBattle of Canakkale" occured as a legend of the great war, the First World War!

Mothers who sent their sons to war from a far off and, dry your tears. Yoursons are in our hearts. They are in peace & will sleep in peace and comfort After giving their lives for this soil, your sons are now our sons too..." by Mustafa Kemal ATATÜRK

Uzun Ince Bir Yoldayım

Uzun ince bir yoldayim

Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim

Gidiyorum gündüz gece

Dünyaya geldigim anda
yürüdüm ayni zamanda
Iki kapili bir handa
Gidiyorum gündüz gece

Düsünülürse derince
Uzak gözükür görünce
Yol bir dakka miktarinca
Gidiyorum gündüz gece

Sasar Veysel is bu hale
Gah ağlayan gahi güle
Yetişmek icin menzile
Gidiyorum gündüz gece

By Tarkan

Gecenin yorgunlugunu attığım bir esnada radyoda Aşık Veysele kulak verdim, dudaklar mırıldandı yorgun olsada. Ne güzel çalar o sazın aşığı, gündüzleri öğrencilerim geceleride kitaplarım nerde bunun ortası? Nerde sevgili, gündüz gece gündüz gece...

Hiç sevgilisiz bir yol olurmu varsada çeksin gitsin, yolum olmasın varsada kaderde çeksin gitsin. Yetişmek nereye! sevgisiz hele sevgilisiz. Gidiyorum gündüz gece gündüz gece...

Durmayan şu zamanda bu yolda yeğler sevgili beraber el ele yürümeyi, musallat taşı son nokta olsada eller beraber olsa gerek, kısmet göz yaşından öte. Gidiyorum gündüz gece...

Ne için koştururuz bu yollarda varsa bir sınav niye olmaz hemen şimdi? Neyi bilmem yarını mı? Bilmiyorum ne haldeyim, gidiyorum gündüz gece.

Susmak mı gerçek olan, ...yoksa eskisi gibi kağıtla kalemimi tekrar aynı arenada karşılaştırmak mı. Korkum var işte tam o noktada. Yıllar geçti yazmayalı, söz verdim bitsin diye. Birkaç gün önce gizliden gizliye sözün bittiği yerde kalemime sarılıp yazmayı denesemde gizliden gizliye ... dediğim anda "Okudum yazdıklarını ..." dediği anda tekrar anladım Sevdiğmi...

8 March 2008

Bir çiçek günü (Women's Day)

Başta annelerimin, sonra eşimin ve huzurunuzda bütün Tük ve dünya kadınlarının gününü kutlarım.

Bir çiçek günü adeta sevilenlerin sevilmeyi hak ettiği özel bir gün. Ne mutlu bana müdürüm bir bayan, ne mutlu bana meslektaşlarımın çoğu bayan...

Şunu bilir şunu söylerim, bayanlar olmasa bu hayat çekilmez. Üzülerek şunuda itiraf edeyim ki erkek egemen bir dünya hiç de güzel değil! Benim ülkemin çok okuyan çok çalışan, toplumun her yerinde çeşitli kademelerde çalışan bayanlara ihtiyacı var.

6 March 2008

Kar ve Ben

Esiyor tane tane yine beyaz bir rüzgar.
Söyleyin hangi kuşun kanatları yolundu?
Yine hangi ağaçtan döküldü bu yapraklar?

Yağan beyaz bir sükut, bir mahşerdir sanki kar!


Bir hicret sevdasıdır ruhumu sardı yine.
Ruhum gibi pervasız yoldaşlar da bulundu.
Ruhum karıştı gitti bu kar tanelerine;

Şimdi yağan kar değil, ruhumdur kar yerine.

Cahit Sıtkı TARANCI

5 March 2008

Fenerbace won! Fenerbahçe kazandi! Sevilla kaybetti!

The Goalkeeper of Fenerbahce, Mr Volkan DEMIREL made history for all TURKEY. Volkan you're our hero. I love Fenerbahçe! :) Demirel saved 3 penalties so Sevilla lost the match!

Bye bye Sevilla!
Güle güle Sevilla

Milan gitti... AMA Fenerbahçe çeyrek finalde... Bütün Türkiye, Gs sı, Besiktaşlısı herkes sizin için ayktaydı.

Fenerbahçeli olmak başkabir ayrıcalık olsa gerek:)

3 March 2008

Lale alma zamanı























Lale alma zamanı geldide geçiyor.


En güzel Laleleri biricik aşkıma armağan ediyorum...

Bu güzel Lalelerden birde ben alayım sevgilim için diyorsanız adresi veriyorum, kaleminizi alın hemen yazın veya sipariş ettirin, hizmette sınırtanımıyorlar, kalitede çok yüksek. Kaleminizi aldınız mı? Yazın lütfen Adres: Acar Çiçekçilik Selanik Cad. Çiçekçiler Çarşısı 17 Kızılay /Ankara Tel: 434 27 10 Erkin ne zamandır Acar Cicekcilik'ten alışveriş yapıyorsun? diyorsanız yaklaşık 3 sene oldu derim.


1 March 2008

Classroom Implications of Second Language Acquisition Research

AN INGED AFTERNOON

in collaboration with TAA


Classroom Implications of
Second Language Acquisition Research



A workshop by

Craig Dicker



Monday, 10 March 2008

Time: 16:30


Venue: Reşat Aktan Hall,
Turkish-American Association
Cinnah cad. No:20
Çankaya, Ankara