2 May 2014

Orak ve Buğday Tanesi


Bir esintidir bizim aşkımız

Hasat olmayı bekleyen buğday tanem

Az sonra yitireceğim seni

Selamın başım üstüne,

Ne güzelsin sabahın güneşinde

Dimdik, söz dinlemez

Asi meleğim

Kıyamam sana dokunmaya

Toprak anam bırakmaz seni bana

Direnir rüzgar vermez seni bana

Nefesim kurudu hadi gel eğil karşımda

Rüzgar fısıldadı aşkını kulağıma

Bilir misin bende sadece seni görmek için yazdan yaza gün yüzüne çıkarım

İster miyim, seni topraktan ayırmayı

Ne acıdır seveni ayırmak

Deli gibi seversin

İple çekersin tekrar görmeyi

Ama görmeyi ama uzaktan görmeyi yeğlersin

Benim ÖZGÜR Meleğim…

Kıyamam gökyüzünün yaşına

Her bizi gördüğünde durdurmak istercesine

Üzerimize yağar yağar yağar

Ama bilemez ki

Güneş açacak

Ben AŞKIMIN Celladı

Çıkacak dolaptan

Nasırlı eller saracak boynumu

Bilmezler seni ne kadar çok sevdiğimi

Ne olurdu saplasalar beni yanı başına

Ne güzel olurdu her baharda salınırdın yanı başımda

Sen, dimdik özgürce gökyüzünü hayran bırakırcasına

Ova sana hayran

Ben sana hayran

Toprak anama kusarım pasımı

Nafile Nafile Buğday tanem

Bilmezler senin bana aşkını

Sen ki özgürlüğünü bırakıp

Sen ki sevdiğine dönerek koşan

Buğday tanem…

Affet ne olur…

Ben ORAK

Nasırlı eller kırsınlar boynumu

Yetti artık kıyamam buğdayıma

Ne olur kırın boynumu

Buğdayımı bana bağışlayın

 

 

Rüzgar Aladağlar vurur, yetmez!

Melendizi görür, tekrar görür Göllü Dağı

Yetmez Tabur dağı ve Kılan ovasını ziyaret eden

Rüzgar ulu ırmağın bir köşesinde durur

Bir sapı kırık orak vardır ırmağın yanı başında

Derler ki bu Orak başkadır

Rüzgar mı getirir bilinmez

Ama her bahar ayında

Buğday taneleri sararmış Orak’ı

Derler ki bu memleketin bir kızına aşık olmuş

Orak, doyamamış bu memleketin güzel kızına … :))

Orak YILDIRIM

 

No comments: