3 October 2015

Utku Berkay DAĞDEVİREN

Seni yazmadan olmaz. Şanslısın, şu dakikaya kadar yüzlerce öğrencim oldu. Hepsi hala TEK TEK aklımda. Hepsini senin gibi çok severim.

Ama bilmem neden seni ayrı bir taktir etmek istedim. Efendim, müsaadelerinizle şahsımın öğretmenlik hayatımda bu vakte kadar beni etkileyen, beni şaşırtan tek bir öğrenci o oldu.
Methim farklı bir kattadır. Dersimin her dakikasında karşımda idi. O hep hazırdı. Asla unutmam,
“gık” demedi! Bu evlat tam üç kere yüksek ateşli dersime katıldı. Bu ne istek? Yok böyle bir şey!
Küçüktü, en az iki kere ağlattım. Hakketti ama yanımdan ayrılmadı. Bir karene yazdım. Bunu yapma yakışmıyor dedim. Derhal düzeltti, küsmedi, kaçmadı!. Bu vakitlerde (2015) kaçan çok çocuk var. Yapamadım hadi bye bye, Ödev yok hadi bye bye. Çalış, yok ben çalışmayacağım bye bye. Ama bu tam tersi. Ben eleştirdikçe yoluna devam etti. Bir gün bir evladım dersimde sesini yükseltti, nazikçe döndü “sakin ol” dedi. Ya seni büyüten annenin babanın ayaklarını öperim. Uçma dedim, kanatlarını indirdi. İçme yudumla dedim, çay kaşığını eline aldı. Anlat deseniz saatlerce yazarım.

Sen benim için bir hazineydin. Keşke7’de biten dersi 8 yapaydım. Keşke 4’ü 3 yapıp herkesle beraber sana daha çok şey öğretseydim. Sen benim sanki Selçuk GÜLEÇ’İMDİN, sen sanki Başak ULUTAŞ’IMDIN, sen sanki Seray SOYLU’MDUN, Özge’mdin, sayamadığım bin bir başarılı öğrencimden sanki. Ayrı bir haz almıştım.

Sevgili başarılı öğrencim;


Yer ve zaman gelir sıra bize geçer. Hocan olarak şimdi ben senin önünde eğiliyorum. Öpüyorum. 

Her şeyi helal ediyorum.
Yolun hak yolu olsun. Yüksek mevkilerde en iyi yabancı diline hakim olan sen olasın.


No comments: