28 March 2008
Keman ve aşkı
Şimdi en çok ne istiyorum biliyor musun? el ele Galata köprüsünde yürümek ve o tanık olduğum eşsiz tarihi şehri, o köprüden sana anlatmak isterdim, olsun boş ver yağarsa yağsın yağmur yeter ki ellerimi tut. Sakın bırakma! Bak sağımızda Galata kulesi. Altındaki kahvehanede sıcak bir çay içebiliriz, istersen oradan istiklal caddesi işte meşhur Beyoğlu, daha neler neler... Mısır çarşısına doğru yürümek tarihi çarşının içinde ell ele dolaşmak bir başkadır o şehirde, şehri güzelliğine güzellik katacak tek şey elbet sen olacak sın ey kollarımdaki sevgili. Tek istediğim İstanbul unda buna tanık olması varsın yağmur durmadan yağsın ama elimi bırakma. Balığın ası elbet İstanbul da başkadır. Adalar ise nefes aldığımız başka güzel tarihi mekanlardır. Faytonda gezmekte bir başkadır. İstanbul duy sesimi bir gün senden de güzel birini sana getireceğim demiştim. Hem de habersiz... Nasıl gizliden gizliye keman çalsamda senden uzaklarda bir gün güneş batarken senin için çalacak bu eller işte o zaman şehri İstanbul da duyulacak haberler Galata da bir keman aşık olmuş bir anadolu kızına... herkes meraktan açar pencerelerini duymak için o acılı kemanı. Neden? diye sorarlar. Uzun değil kısadır hikayesi. Dinlersen bu eşsiz melodiyi anlarsın kemancının o anadolu kızına karşı ölümsüz aşkını, işte o zaman eğer göz yaşları gelirse gözünden dudaklarına doğru cevabı vermek istese de dudaklar, kalp buna dayanmaz, kalır tek şahit güneşin batışıyla çift arasındaki çinekoplar. İşte her ay 30 Mayısta güneş batarken bu balıklar burada kendilerini tam işte, tam köprünün bu noktasına kendilerini atarlar uçarcasına havaya... Çiftin son görüldüğü yer. Ve adeta ölümüne sıçrar balıklar kimi ölür, kimi ise o anı şehri İstanbulluya hatırlatır. Kemanın nameleri Niğdeli güzel kıza sadece gün batarken o an çalınırmış herkes mest olurmuş o namelerde ... Köprünün o noktasına öğleden sonra toplanan balıkçılar şaşkınlık, bir o kadarda üzüntüyle çinekopların intiharını seyredermiş. Hatta bazılarının ağladığı buna dayanamadığı, bazılarının da çinekopların Denizden ilk çıktıkları an o kemanın sesini dudyduklarını söylerler. Niğdeli güzel çok severmiş o kemanı. Her yıl 30 Mayısta Kemanın bir günlüğüne tekrar tam bu noktaya geldiği söylenir. Sesi ilk duyanın balıklar olduğu söylenir. O kadar güzel ve hüzünlü çalarmış ki, tereddütsüz Denizi bile bırakmaya cesaret edermiş küçük şahitler.
24 March 2008
Elektrik-Elektronik, Bilgisayar Mühendisleri Takım Arkadaşları aranıyor
Merhabalar arkadaşlar;
Savunma Sanayi Projelerimizde görev alacak,
Yurt içi-yurt dışı seyahat engeli olmayan
Askerlikle ilişiği bulunmayan,
iyi derecede İngilizce bilen,
Elektrik-Elektronik, Bilgisayar Mühendisleri Takım Arkadaşları İş Tanımı:
C/ C++/PHP/JAVA Yazılım dilleri konusunda deneyimli
MySQL konusunda bilgi sahibi
SDL/OpenGL kütüphaneleri konusunda bilgi sahibi
UML ile tasarım konusunda bilgi sahibi
Tercihen MIL-STD 498 / ISO IEC 12207 standartları ile Yazılım Geliştirme konusunda çalışmış
ilgilenen arkadaşlar bana ulaşabilir.
Ertunc Dagdeviren
532 3848057
505 6705700
ertunc.dagdeviren@gmail.com
ertuncdagdeviren@hotmail.com
Savunma Sanayi Projelerimizde görev alacak,
Yurt içi-yurt dışı seyahat engeli olmayan
Askerlikle ilişiği bulunmayan,
iyi derecede İngilizce bilen,
Elektrik-Elektronik, Bilgisayar Mühendisleri Takım Arkadaşları İş Tanımı:
C/ C++/PHP/JAVA Yazılım dilleri konusunda deneyimli
MySQL konusunda bilgi sahibi
SDL/OpenGL kütüphaneleri konusunda bilgi sahibi
UML ile tasarım konusunda bilgi sahibi
Tercihen MIL-STD 498 / ISO IEC 12207 standartları ile Yazılım Geliştirme konusunda çalışmış
ilgilenen arkadaşlar bana ulaşabilir.
Ertunc Dagdeviren
532 3848057
505 6705700
ertunc.dagdeviren@gmail.com
ertuncdagdeviren@hotmail.com
21 March 2008
İngiliz Universiteleri Ankarada
IEFT 2 Nisan 2008 / Ankara - Sheraton Otel Convention Center 12:00–18:00. Hayallerinizi ertelemeyin çünkü dün bitti, yarınınızı, geleceğinizi planlayın.
20 March 2008
Tubitak Bilimsel Programlar Uzmanı alacak
TUBİTAK Bilimsel Programlar Uzmanı ve Uzman Yardımcısı kadrolarında çalışacak personel alacak. Tubitak'ın sayfasından gerekli bilgileri alabilirsiniz.
18 March 2008
18 Mart 1915
Çanakkale Şehitlerine Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi? En kesif orduların yükleniyor dördü beşi. -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya- Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya. Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı! Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı' Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer. Yedi iklimi cihânın duruyor karşında, Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk: Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk. Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ... Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ! Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil, Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil, Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına; Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz. Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb, Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb. Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı; Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam, Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam. Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer; O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer... Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak, Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak. Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere, Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre. Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler... Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler! Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman? Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm? Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm. Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler, Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer; Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi; 'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi. Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek. Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar... O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi... Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın? 'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... Seni ancak ebediyyetler eder istiâb. 'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına; Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana... Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana. Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini, Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i, Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran, O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın; Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy
You know it was on March 18, 1915 a great battle, called "The SeaBattle of Canakkale" occured as a legend of the great war, the First World War!
Mothers who sent their sons to war from a far off and, dry your tears. Yoursons are in our hearts. They are in peace & will sleep in peace and comfort After giving their lives for this soil, your sons are now our sons too..." by Mustafa Kemal ATATÜRK
Mehmet Akif Ersoy
You know it was on March 18, 1915 a great battle, called "The SeaBattle of Canakkale" occured as a legend of the great war, the First World War!
Mothers who sent their sons to war from a far off and, dry your tears. Yoursons are in our hearts. They are in peace & will sleep in peace and comfort After giving their lives for this soil, your sons are now our sons too..." by Mustafa Kemal ATATÜRK
Uzun Ince Bir Yoldayım
Uzun ince bir yoldayim
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece
Dünyaya geldigim anda
yürüdüm ayni zamanda
Iki kapili bir handa
Gidiyorum gündüz gece
Düsünülürse derince
Uzak gözükür görünce
Yol bir dakka miktarinca
Gidiyorum gündüz gece
Sasar Veysel is bu hale
Gah ağlayan gahi güle
Yetişmek icin menzile
Gidiyorum gündüz gece
By Tarkan
Gecenin yorgunlugunu attığım bir esnada radyoda Aşık Veysele kulak verdim, dudaklar mırıldandı yorgun olsada. Ne güzel çalar o sazın aşığı, gündüzleri öğrencilerim geceleride kitaplarım nerde bunun ortası? Nerde sevgili, gündüz gece gündüz gece...
Hiç sevgilisiz bir yol olurmu varsada çeksin gitsin, yolum olmasın varsada kaderde çeksin gitsin. Yetişmek nereye! sevgisiz hele sevgilisiz. Gidiyorum gündüz gece gündüz gece...
Durmayan şu zamanda bu yolda yeğler sevgili beraber el ele yürümeyi, musallat taşı son nokta olsada eller beraber olsa gerek, kısmet göz yaşından öte. Gidiyorum gündüz gece...
Ne için koştururuz bu yollarda varsa bir sınav niye olmaz hemen şimdi? Neyi bilmem yarını mı? Bilmiyorum ne haldeyim, gidiyorum gündüz gece.
Susmak mı gerçek olan, ...yoksa eskisi gibi kağıtla kalemimi tekrar aynı arenada karşılaştırmak mı. Korkum var işte tam o noktada. Yıllar geçti yazmayalı, söz verdim bitsin diye. Birkaç gün önce gizliden gizliye sözün bittiği yerde kalemime sarılıp yazmayı denesemde gizliden gizliye ... dediğim anda "Okudum yazdıklarını ..." dediği anda tekrar anladım Sevdiğmi...
Gidiyorum gündüz gece
Bilmiyorum ne haldeyim
Gidiyorum gündüz gece
Dünyaya geldigim anda
yürüdüm ayni zamanda
Iki kapili bir handa
Gidiyorum gündüz gece
Düsünülürse derince
Uzak gözükür görünce
Yol bir dakka miktarinca
Gidiyorum gündüz gece
Sasar Veysel is bu hale
Gah ağlayan gahi güle
Yetişmek icin menzile
Gidiyorum gündüz gece
By Tarkan
Gecenin yorgunlugunu attığım bir esnada radyoda Aşık Veysele kulak verdim, dudaklar mırıldandı yorgun olsada. Ne güzel çalar o sazın aşığı, gündüzleri öğrencilerim geceleride kitaplarım nerde bunun ortası? Nerde sevgili, gündüz gece gündüz gece...
Hiç sevgilisiz bir yol olurmu varsada çeksin gitsin, yolum olmasın varsada kaderde çeksin gitsin. Yetişmek nereye! sevgisiz hele sevgilisiz. Gidiyorum gündüz gece gündüz gece...
Durmayan şu zamanda bu yolda yeğler sevgili beraber el ele yürümeyi, musallat taşı son nokta olsada eller beraber olsa gerek, kısmet göz yaşından öte. Gidiyorum gündüz gece...
Ne için koştururuz bu yollarda varsa bir sınav niye olmaz hemen şimdi? Neyi bilmem yarını mı? Bilmiyorum ne haldeyim, gidiyorum gündüz gece.
Susmak mı gerçek olan, ...yoksa eskisi gibi kağıtla kalemimi tekrar aynı arenada karşılaştırmak mı. Korkum var işte tam o noktada. Yıllar geçti yazmayalı, söz verdim bitsin diye. Birkaç gün önce gizliden gizliye sözün bittiği yerde kalemime sarılıp yazmayı denesemde gizliden gizliye ... dediğim anda "Okudum yazdıklarını ..." dediği anda tekrar anladım Sevdiğmi...
8 March 2008
Bir çiçek günü (Women's Day)
Başta annelerimin, sonra eşimin ve huzurunuzda bütün Tük ve dünya kadınlarının gününü kutlarım.
Bir çiçek günü adeta sevilenlerin sevilmeyi hak ettiği özel bir gün. Ne mutlu bana müdürüm bir bayan, ne mutlu bana meslektaşlarımın çoğu bayan...
Şunu bilir şunu söylerim, bayanlar olmasa bu hayat çekilmez. Üzülerek şunuda itiraf edeyim ki erkek egemen bir dünya hiç de güzel değil! Benim ülkemin çok okuyan çok çalışan, toplumun her yerinde çeşitli kademelerde çalışan bayanlara ihtiyacı var.
Bir çiçek günü adeta sevilenlerin sevilmeyi hak ettiği özel bir gün. Ne mutlu bana müdürüm bir bayan, ne mutlu bana meslektaşlarımın çoğu bayan...
Şunu bilir şunu söylerim, bayanlar olmasa bu hayat çekilmez. Üzülerek şunuda itiraf edeyim ki erkek egemen bir dünya hiç de güzel değil! Benim ülkemin çok okuyan çok çalışan, toplumun her yerinde çeşitli kademelerde çalışan bayanlara ihtiyacı var.
6 March 2008
Kar ve Ben
Esiyor tane tane yine beyaz bir rüzgar.
Söyleyin hangi kuşun kanatları yolundu?
Yine hangi ağaçtan döküldü bu yapraklar?
Yağan beyaz bir sükut, bir mahşerdir sanki kar!
Bir hicret sevdasıdır ruhumu sardı yine.
Ruhum gibi pervasız yoldaşlar da bulundu.
Ruhum karıştı gitti bu kar tanelerine;
Şimdi yağan kar değil, ruhumdur kar yerine.
Cahit Sıtkı TARANCI
Söyleyin hangi kuşun kanatları yolundu?
Yine hangi ağaçtan döküldü bu yapraklar?
Yağan beyaz bir sükut, bir mahşerdir sanki kar!
Bir hicret sevdasıdır ruhumu sardı yine.
Ruhum gibi pervasız yoldaşlar da bulundu.
Ruhum karıştı gitti bu kar tanelerine;
Şimdi yağan kar değil, ruhumdur kar yerine.
Cahit Sıtkı TARANCI
5 March 2008
Fenerbace won! Fenerbahçe kazandi! Sevilla kaybetti!
The Goalkeeper of Fenerbahce, Mr Volkan DEMIREL made history for all TURKEY. Volkan you're our hero. I love Fenerbahçe! :) Demirel saved 3 penalties so Sevilla lost the match!
Bye bye Sevilla!
Güle güle Sevilla
Milan gitti... AMA Fenerbahçe çeyrek finalde... Bütün Türkiye, Gs sı, Besiktaşlısı herkes sizin için ayktaydı.
Fenerbahçeli olmak başkabir ayrıcalık olsa gerek:)
Bye bye Sevilla!
Güle güle Sevilla
Milan gitti... AMA Fenerbahçe çeyrek finalde... Bütün Türkiye, Gs sı, Besiktaşlısı herkes sizin için ayktaydı.
Fenerbahçeli olmak başkabir ayrıcalık olsa gerek:)
3 March 2008
Lale alma zamanı
Lale alma zamanı geldide geçiyor.
En güzel Laleleri biricik aşkıma armağan ediyorum...
En güzel Laleleri biricik aşkıma armağan ediyorum...
Bu güzel Lalelerden birde ben alayım sevgilim için diyorsanız adresi veriyorum, kaleminizi alın hemen yazın veya sipariş ettirin, hizmette sınırtanımıyorlar, kalitede çok yüksek. Kaleminizi aldınız mı? Yazın lütfen Adres: Acar Çiçekçilik Selanik Cad. Çiçekçiler Çarşısı 17 Kızılay /Ankara Tel: 434 27 10 Erkin ne zamandır Acar Cicekcilik'ten alışveriş yapıyorsun? diyorsanız yaklaşık 3 sene oldu derim.
1 March 2008
Classroom Implications of Second Language Acquisition Research
AN INGED AFTERNOON
in collaboration with TAA
Classroom Implications of
Second Language Acquisition Research
A workshop by
Craig Dicker
Monday, 10 March 2008
Time: 16:30
Venue: Reşat Aktan Hall,
Turkish-American Association
Cinnah cad. No:20
Çankaya, Ankara
in collaboration with TAA
Classroom Implications of
Second Language Acquisition Research
A workshop by
Craig Dicker
Monday, 10 March 2008
Time: 16:30
Venue: Reşat Aktan Hall,
Turkish-American Association
Cinnah cad. No:20
Çankaya, Ankara
21 February 2008
FENERBAHCE 3 SEVILLA 2
FENERBAHÇE 3 SEVİLLA 2 Kadıköyede olmak isterdim, dersim vardı maçı tam izleyemedim ama goller ve mücadele süperdi. Ayaklarına sağlık Fenerbahçe...
Fenerbahçe kadiköy'deki beşinci avrupa maçını kazanıp tarihe geçti.
Fenerbahçe kadiköy'deki beşinci avrupa maçını kazanıp tarihe geçti.
20 February 2008
Hangi Vakıf Üniversitesi önde?
Haberi bugün milliyet gazetesinde okudum;
Bir araştırmaya göre Türkiyedeki Vakıf Üniversitelerinin sıralaması;
479 Bilkent
1246 Sabancı
1277 Doğu Akdeniz
1436 Başkent
1523 İstanbull Bilgi
1564 Koç
2223 Çankaya
2250 İzmir Ekonomi
2451 Doğuş
2740 Kültür
2957 Yeditepe
3171 Fatih
3236 TOBB
3274 Beykent
3650 Bahçeşehir
Bir araştırmaya göre Türkiyedeki Vakıf Üniversitelerinin sıralaması;
479 Bilkent
1246 Sabancı
1277 Doğu Akdeniz
1436 Başkent
1523 İstanbull Bilgi
1564 Koç
2223 Çankaya
2250 İzmir Ekonomi
2451 Doğuş
2740 Kültür
2957 Yeditepe
3171 Fatih
3236 TOBB
3274 Beykent
3650 Bahçeşehir
TÜBİTAK avrupa’da eğitim bursu veriyor
Yirmi bilim adamına AB’nin bilim ve teknolojideki referans merkezi olan Joint Research Centre’ın İtalya, İspanya, Belçika, Hollanda ve Almanya’daki enstitülerinde eğitim için burs verecek.
Bir yıl boyunca JRC'de eğitim alacak yirmi bilim adamı'nın baş vuruları İngilizce olarak hazırlayıp verecekleri bir CV ve niyet mektubundan oluşuyor. İlgilenenler TUBITAK sitesin'den detayları alabilir. Son başvuru 29 Şubat 2008
Bir yıl boyunca JRC'de eğitim alacak yirmi bilim adamı'nın baş vuruları İngilizce olarak hazırlayıp verecekleri bir CV ve niyet mektubundan oluşuyor. İlgilenenler TUBITAK sitesin'den detayları alabilir. Son başvuru 29 Şubat 2008
19 February 2008
İngilizlerin Kraliçesi yakında Türkiyede!
İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth, Türkiye'ye gelecek. Buraya kadar gayet güzel bir haber. Ama şunuda sizlerle paylaşmak istiyorum. Biliyormuydunuz; II. Elizabeth (şuanki İngiliz kraliçesi), İngiltere dışında, 16 ülkenin de Kraliçesi. Bu ülkeler hangilerimi?; Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda, Jamaika, Barbados, Bahamalar, Granada, Papua Yeni Gine, Soloman Adaları, Tuvalı, Saint Lucia, Saint Vincent ve Grenadines, Antigua ve Barbuda, Belize, Saint Kitts ve Nevis. Monarşi mi? Cumhuriyet mi? Tabiki tam bağımsız Cumhuriyet.
15 February 2008
5 February 2008
İzmir Özel Türk Koleji ELT 5 on 8th of March
İZMİR ÖZEL TÜRK KOLEJİ
Cordially invites you to the ELT conference entitled
“ LIBERATING THE LEARNER 5 “
DATE: 8 March 2008
VENUE: İzmir Özel Türk Koleji
ADDRESS: Mithat Paşa Caddesi , No: 687 Köprü / İzmir
PROGRAMME
8:30 - 9:50 Registration
10:00 - 10:15 Opening Speeches
10:15 - 10:45 An informative session on SBS
10:45 - 11:15 Coffee Break
11:15 - 12:00 Concurrent Sessions
12:00 - 12:15 Coffee Break
12:15 - 13:00 Concurrent Sessions
13:00 - 14:15 Lunch Break
14:15 - 15:30 Plenary
15:30 - 16:00 Closing Speech & Raffle
16:00 - 16:15 Certificates
16:15 - 17:30 Cocktail
IZMİR ÖZEL TÜRK KOLEJİ cordially invites you to its fifth annual, nationwide ELT conference
“LIBERATING THE LEARNER 5”
on Saturday, March 8, 2008
Conference participants will be able to attend an informative session on SBS,
two sets of concurrent sessions in the morning and a plenary session in the afternoon
that we hope will stimulate, energize and inspire. Hoping that all the sessions will be enlightening and functional, we will host the event once more in Izmir at Izmir Özel Türk Koleji
to build bridges among teachers from various cities of Turkey as it took place the last four years.
Please fill in the Pre-registration form and send it to us via fax or e-mail by February 29, 2008.
ELT 5
PLENARY SESSION: SUCCESS WITH TEACHING
Balancing real world content with imagination and creativity
SPEAKER: JEFF STRANKS by Cambridge University Press
As students grow and develop through significant changes in their lives, their psychological needs develop and change also.
In this presentation Jeff Stranks looks at how our teaching must reflect these changes by providing different challenges to our students. The talk contains demonstrations of a number of practical ways of how effective teaching can be provided by applying the latest findings in cognitive psychology to the classroom.
Jeff Stranks holds the RSA DTEFLA and has a Masters degree in Linguistics from the University of Cambridge. He has extensive experience in ELT as a teacher and as a teacher trainer, principally in the UK with the Bell Schools, and in Brazil with Cultura Inglesa Rio de Janeiro. He is an assessor for the Cambridge ESOL DELTA examination.
Currently a freelance writer, Jeff has several titles published in Europe and is co-author with Herbert Puchta of the highly successful series English in Mind with CUP.
İZMİR ÖZEL TÜRK KOLEJİ
Liberating the Learner 5
5th Izmir Nationwide ELT Conference
Saturday March 8, 2008
Speaker Proposal Form
Deadline for proposal – 15 February 2008
Name(s) : ...............................................................
Institution : ...........................................................
Phone /Fax / e-mail : ..................................................................
Title of proposed workshop : ..............................................................
Summary of workshop (Max. 60 words) : .........................................................
.........................................................................
.........................................................................
Biodata of presenter(s) : …………….....................................................................
..........................................................................
Equipment needs (please tick)
¨Computer ¨Internet connection ¨Computer projector ¨CD player
N.B. All concurrent sessions are 45 minutes in length.
Please send your completed form by fax 0232 231 23 40 or
by e-mail nilgun.artuner@ozelturkkoleji.com
"Liberating the Learner 5 "
Pre – Registration Form
Please fax or e-mail this form by February 29, 2008
. Please fill in the spaces provided below in BLOCK CAPITALS :
School : ………………………………… City : …………………………………
Phone : ………………………………… e-mail : …………………………………
Teacher’s name and surname :
1. ………………………………… ………… ………… …………
2. ………………………………… ………… ………… …………
3. ………………………………… ………… ………… …………
4. ………………………………… ………… ………… …………
5. ………………………………… ………… ………… …………
6. ………………………………… ………… ………… …………
7. ………………………………… ………… ………… …………
8. ………………………………… ………… ………… …………
9. ………………………………… ………… ………… …………
10. ………………………………… ………… ………… …………
Tel: (0232) 244 05 00 - 271
Fax: (0232) 231 23 40
e-mail: nilgun.artuner@ozelturkkoleji.com
Cordially invites you to the ELT conference entitled
“ LIBERATING THE LEARNER 5 “
DATE: 8 March 2008
VENUE: İzmir Özel Türk Koleji
ADDRESS: Mithat Paşa Caddesi , No: 687 Köprü / İzmir
PROGRAMME
8:30 - 9:50 Registration
10:00 - 10:15 Opening Speeches
10:15 - 10:45 An informative session on SBS
10:45 - 11:15 Coffee Break
11:15 - 12:00 Concurrent Sessions
12:00 - 12:15 Coffee Break
12:15 - 13:00 Concurrent Sessions
13:00 - 14:15 Lunch Break
14:15 - 15:30 Plenary
15:30 - 16:00 Closing Speech & Raffle
16:00 - 16:15 Certificates
16:15 - 17:30 Cocktail
IZMİR ÖZEL TÜRK KOLEJİ cordially invites you to its fifth annual, nationwide ELT conference
“LIBERATING THE LEARNER 5”
on Saturday, March 8, 2008
Conference participants will be able to attend an informative session on SBS,
two sets of concurrent sessions in the morning and a plenary session in the afternoon
that we hope will stimulate, energize and inspire. Hoping that all the sessions will be enlightening and functional, we will host the event once more in Izmir at Izmir Özel Türk Koleji
to build bridges among teachers from various cities of Turkey as it took place the last four years.
Please fill in the Pre-registration form and send it to us via fax or e-mail by February 29, 2008.
ELT 5
PLENARY SESSION: SUCCESS WITH TEACHING
Balancing real world content with imagination and creativity
SPEAKER: JEFF STRANKS by Cambridge University Press
As students grow and develop through significant changes in their lives, their psychological needs develop and change also.
In this presentation Jeff Stranks looks at how our teaching must reflect these changes by providing different challenges to our students. The talk contains demonstrations of a number of practical ways of how effective teaching can be provided by applying the latest findings in cognitive psychology to the classroom.
Jeff Stranks holds the RSA DTEFLA and has a Masters degree in Linguistics from the University of Cambridge. He has extensive experience in ELT as a teacher and as a teacher trainer, principally in the UK with the Bell Schools, and in Brazil with Cultura Inglesa Rio de Janeiro. He is an assessor for the Cambridge ESOL DELTA examination.
Currently a freelance writer, Jeff has several titles published in Europe and is co-author with Herbert Puchta of the highly successful series English in Mind with CUP.
İZMİR ÖZEL TÜRK KOLEJİ
Liberating the Learner 5
5th Izmir Nationwide ELT Conference
Saturday March 8, 2008
Speaker Proposal Form
Deadline for proposal – 15 February 2008
Name(s) : ...............................................................
Institution : ...........................................................
Phone /Fax / e-mail : ..................................................................
Title of proposed workshop : ..............................................................
Summary of workshop (Max. 60 words) : .........................................................
.........................................................................
.........................................................................
Biodata of presenter(s) : …………….....................................................................
..........................................................................
Equipment needs (please tick)
¨Computer ¨Internet connection ¨Computer projector ¨CD player
N.B. All concurrent sessions are 45 minutes in length.
Please send your completed form by fax 0232 231 23 40 or
by e-mail nilgun.artuner@ozelturkkoleji.com
"Liberating the Learner 5 "
Pre – Registration Form
Please fax or e-mail this form by February 29, 2008
. Please fill in the spaces provided below in BLOCK CAPITALS :
School : ………………………………… City : …………………………………
Phone : ………………………………… e-mail : …………………………………
Teacher’s name and surname :
1. ………………………………… ………… ………… …………
2. ………………………………… ………… ………… …………
3. ………………………………… ………… ………… …………
4. ………………………………… ………… ………… …………
5. ………………………………… ………… ………… …………
6. ………………………………… ………… ………… …………
7. ………………………………… ………… ………… …………
8. ………………………………… ………… ………… …………
9. ………………………………… ………… ………… …………
10. ………………………………… ………… ………… …………
Tel: (0232) 244 05 00 - 271
Fax: (0232) 231 23 40
e-mail: nilgun.artuner@ozelturkkoleji.com
28 January 2008
Gülmekten ağlayacak mısınız?
Recep Ivedik ve yanındada Osmanlı Cumhuriyetini seyretmek istemez misiniz?
Recep ivedik, bu ne böyle!! 22 Şubatta eşimide alıp bu filime gidilir. Fragmanları seyrettim çok güldürdü. Ata'nın Osmanlı Cumhuriyeti de başka bir ağlem, Allah herkese seyretmeyi nasip etsin, stresten uzak kahkahalı bir hafta diliyorum.
İnanmayan fragmanlara bakarsa bana hak verir...
Recep ivedik, bu ne böyle!! 22 Şubatta eşimide alıp bu filime gidilir. Fragmanları seyrettim çok güldürdü. Ata'nın Osmanlı Cumhuriyeti de başka bir ağlem, Allah herkese seyretmeyi nasip etsin, stresten uzak kahkahalı bir hafta diliyorum.
İnanmayan fragmanlara bakarsa bana hak verir...
27 January 2008
Pazar saat 14:00
20. hafta maçında Sivasspor sahasında Fenerbahçe'yi konuk edecek... ve tabiki Fenerbahçe maçı kazanacak! :) Bence en kötü ihtimal beraberlik olabilir. Sivassporun yenebileceğine inanmıyorum. Ama Ankaragücünün Gs'ı yeneceğine inanıyorum.
26 January 2008
Avrupalı Olmak Nedir?’

Tasarım Yarışması; “Avrupalı Olmak Nedir?”
İngiltere Büyükelçiliği yeni bir tasarım yarışması başlatıyor. Teması ‘Avrupalı Olmak Nedir?’ olan bu yarışma, Türk gençlerinin Avrupalı olma vizyonunu genişletmek amacıyla düzenlenmektedir.
Son başvuru tarihi 7 Mart 2008
Tasarım yarışması 15-21 yaşları arasında, özellikle Güzel Sanatlar eğitimi alan veya almayı planlayan öğrenciler içindir. Adaylar A1 veya A2 boyutunda “Avrupalı olmak” teması üzerine bir poster hazırlayacaklardır.
Yarışmaya katılmak isteyenler 7 Mart 2008 tarihine kadar İngiltere Istanbul Başkonsolosluğu’na başvurmaları beklenmektedir.
Ödül: İngiltere gezisi
Tasarım yarışmasına ödül olarak, modern sanat kültürüne ve Avrupa’nın 2008 kültür başkenti olan Liverpool’a bir ziyareti de içeren İngiltere gezisi olacaktır.
Yarışma hakkında detaylı bilgi için lütfen buraya tıklayınız.
25 January 2008
ELT Conferences
Turkish Education Association (TED) 80th Year International Education Forum
Right to Education and Future Perspectives - January 28-30 2008
The 80th Year International Education Forum will be held at the TED Ankara College Campus between (9:00 AM to 7:00 PM) on January 28-30, 2008. “The Right to Education and Future Perspectives” forum will host many distinguished guests from all around the world. Among the issues to be addressed in the Forum are as follows; Ideological Meaning of Education; Global Changes and Education; Changing Role and Function of Schools; Impact of Education on Sustainable Economic Development; The Right to Education: Access and Equality; Perspectives for the Future: Life Time Learning and Education for Everybody, and Different Future Scenarios for Turkey: Re-Interpretation of the Way Towards EU in terms of Information Economy. For more information about the forum please click here
Cevre Schools 4th ELT Conference- February 23, 2008
Çevre School’s 4th ELT Conference will take place on February 23, 2008. The registration deadline is January 25, 2008. Once you are registered you will receive an SMS confirmation as long as your GSM number has been provided on the registration form. For more information please click here
Kultur Koleji- Exploring ELT Trends II- Responding to Innovations- March 5, 2008
The English Department of Kultur Primary School would like to invite you to the 12th ELT Conference which will take place on April 5, 2008. Deadline for registration and proposal is March 5, 2008. For more information please click here
MEV Private Basinkoy Schools 6th ELT Conference- March 21, 2008
The English Department of MEV Private Basinkoy Schools’ 6th ELT Conference “Hey Teacher! Keep Yourself Up-To-date” will take place in MEV private Basinkoy Schools Conference Hall on April 12, 2008. Deadline for registration is March 21, 2008. For more information please contact Oksan Yagar
Beykent Schools- The ELT Conference- March 29, 2008
The English Language Department of Beykent Schools is organizing an ELT Conference on March 29, 2008. Details about the content and the deadline of the conference will be coming soon. Please click on here
for more information.
Atilim University- 2nd ELT Conference- April 19, 2008
The Preparatory School and Departmental English Language Studies Unit of Atilim University would like to invite you to the 2nd ELT Conference "Golden Implementations to Enable Learners'' Productive Skills to Flourish: Speaking and Writing" which will take place in Atilim University Campus on Saturday April 19, 2008. Deadline for registration is by the end of February 2008. For more information please click on here
Canakkale On Sekiz Mart University 5th International ELT Research Conference
May 25-25, 2008
ÇOMU’s 5th International ELT Research Conference will take place on May 25-25, 2008.The theme of the conference this year is Bridging the Gap Between Theory and Practice in ELT. The registration deadline is April 29, 2008. Deadline for proposals is February 22, 2008. For more information please click here
The 12th International INGED ELT Conference- Putting the Best Foot Forward
October 23-25, 2008
The 12th International INGED ELT Conference named “Putting the Best Foot Forward” will take place in Eskisehir on October 23-25, 2008. For more information please click here
For the calendar of events compiled by INGED for 2008 please click here
Right to Education and Future Perspectives - January 28-30 2008
The 80th Year International Education Forum will be held at the TED Ankara College Campus between (9:00 AM to 7:00 PM) on January 28-30, 2008. “The Right to Education and Future Perspectives” forum will host many distinguished guests from all around the world. Among the issues to be addressed in the Forum are as follows; Ideological Meaning of Education; Global Changes and Education; Changing Role and Function of Schools; Impact of Education on Sustainable Economic Development; The Right to Education: Access and Equality; Perspectives for the Future: Life Time Learning and Education for Everybody, and Different Future Scenarios for Turkey: Re-Interpretation of the Way Towards EU in terms of Information Economy. For more information about the forum please click here
Cevre Schools 4th ELT Conference- February 23, 2008
Çevre School’s 4th ELT Conference will take place on February 23, 2008. The registration deadline is January 25, 2008. Once you are registered you will receive an SMS confirmation as long as your GSM number has been provided on the registration form. For more information please click here
Kultur Koleji- Exploring ELT Trends II- Responding to Innovations- March 5, 2008
The English Department of Kultur Primary School would like to invite you to the 12th ELT Conference which will take place on April 5, 2008. Deadline for registration and proposal is March 5, 2008. For more information please click here
MEV Private Basinkoy Schools 6th ELT Conference- March 21, 2008
The English Department of MEV Private Basinkoy Schools’ 6th ELT Conference “Hey Teacher! Keep Yourself Up-To-date” will take place in MEV private Basinkoy Schools Conference Hall on April 12, 2008. Deadline for registration is March 21, 2008. For more information please contact Oksan Yagar
Beykent Schools- The ELT Conference- March 29, 2008
The English Language Department of Beykent Schools is organizing an ELT Conference on March 29, 2008. Details about the content and the deadline of the conference will be coming soon. Please click on here
for more information.
Atilim University- 2nd ELT Conference- April 19, 2008
The Preparatory School and Departmental English Language Studies Unit of Atilim University would like to invite you to the 2nd ELT Conference "Golden Implementations to Enable Learners'' Productive Skills to Flourish: Speaking and Writing" which will take place in Atilim University Campus on Saturday April 19, 2008. Deadline for registration is by the end of February 2008. For more information please click on here
Canakkale On Sekiz Mart University 5th International ELT Research Conference
May 25-25, 2008
ÇOMU’s 5th International ELT Research Conference will take place on May 25-25, 2008.The theme of the conference this year is Bridging the Gap Between Theory and Practice in ELT. The registration deadline is April 29, 2008. Deadline for proposals is February 22, 2008. For more information please click here
The 12th International INGED ELT Conference- Putting the Best Foot Forward
October 23-25, 2008
The 12th International INGED ELT Conference named “Putting the Best Foot Forward” will take place in Eskisehir on October 23-25, 2008. For more information please click here
For the calendar of events compiled by INGED for 2008 please click here
15 January 2008
13 January 2008
Proje Asistanı aranıyor
Kurumumuz; yürütmekte olduğu AB destekli calismalarda proje bazli calismak uzere "Proje Asistani" aramaktadir.
Basvuruda bulunmak isteyenlerin;
- Uluslararasi Iliskiler, Kamu Yonetimi, Siyaset Bilimi, Avrupa Birligi Iliskileri, Sosyoloji, Iktisat, Isletme ve benzeri bolumlerde yuksek lisans/lisans mezunu/ogrencisi olmasi,
- Ingilizce ve Turkce yazili ve sozlu dil hakimiyetinin cok iyi olmasi,
- Avrupa Birligi politikalari konusunda bilgi sahibi olması,
- Masabasi arastirma konusunda yetkin olmasi,
- Microsoft Office Programlarini ve interneti etkin olarak kullanabilmesi,
- Sorumluluk alabilmesi ve raporlama konusunda deneyimli olmasi,
beklenmektedir.
Proje asistanı, Kipu Tarim & Danismanlik Ltd. Şti. bünyesinde 2007’de departmanlaşan Kipu Danışmanlık’ın İzmir merkez ofisinde görev alacaktır.. Adayların yurtiçi ve yurtdışı seyahat engeli bulunmaması gerekmektedir.
Ilgilenen kisilerin 22 Subat 2008 tarihine kadar ik@kipu.com.tr adresine PA-2008-02 referans kodu ile Turkce veya Ingilizce ozgecmislerini gondermeleri beklenmektedir. On degerlendirme sonrası uygun bulunan adaylar İzmir ofisine davet edilecektir. Telefonla bilgi verilmeyecektir.
Saygilarimizla,
Kipu Tarim & Danismanlik
http://www..kipu.com.tr
Tel. 0232 347 0690
Faks. 0232 347 0690
E-posta. info@kipu.com.tr
Basvuruda bulunmak isteyenlerin;
- Uluslararasi Iliskiler, Kamu Yonetimi, Siyaset Bilimi, Avrupa Birligi Iliskileri, Sosyoloji, Iktisat, Isletme ve benzeri bolumlerde yuksek lisans/lisans mezunu/ogrencisi olmasi,
- Ingilizce ve Turkce yazili ve sozlu dil hakimiyetinin cok iyi olmasi,
- Avrupa Birligi politikalari konusunda bilgi sahibi olması,
- Masabasi arastirma konusunda yetkin olmasi,
- Microsoft Office Programlarini ve interneti etkin olarak kullanabilmesi,
- Sorumluluk alabilmesi ve raporlama konusunda deneyimli olmasi,
beklenmektedir.
Proje asistanı, Kipu Tarim & Danismanlik Ltd. Şti. bünyesinde 2007’de departmanlaşan Kipu Danışmanlık’ın İzmir merkez ofisinde görev alacaktır.. Adayların yurtiçi ve yurtdışı seyahat engeli bulunmaması gerekmektedir.
Ilgilenen kisilerin 22 Subat 2008 tarihine kadar ik@kipu.com.tr adresine PA-2008-02 referans kodu ile Turkce veya Ingilizce ozgecmislerini gondermeleri beklenmektedir. On degerlendirme sonrası uygun bulunan adaylar İzmir ofisine davet edilecektir. Telefonla bilgi verilmeyecektir.
Saygilarimizla,
Kipu Tarim & Danismanlik
http://www..kipu.com.tr
Tel. 0232 347 0690
Faks. 0232 347 0690
E-posta. info@kipu.com.tr
11 January 2008
Who is Legend? You or Will Smith?
I bought the DVD of I Am Legend It's a good movie. I and my wife watched it. Have you seen it? The last man on the earth where just Will Smith lives alone, deserted NY city!!! his works in the basement is very interesting, high-tech lab to find a cure for the disease that has turned the population of the entire planet! Go to cinema or buy DVD and see it!
One, two, three and half stars from us, you ?
One, two, three and half stars from us, you ?
25 December 2007
20 December 2007
Teaching very young learners (Vyls)
I successfully completed the teacher training module entitled: Teaching Very Young Learners (VYLs) from British Council Ankara, TURKEY on 19 December 2007
8 November 2007
Ermeni sorunu, Armenian Genocide!
“Google’da Armenian Genocide (Ermeni Soykırımı) yazıldığında ilk 100 sayfa gerçek dışı bilgiler içeren diaspora siteleridir. Tarihi gerçekleri anlatan en kapsamlı yayın durumundaki sitemizi Google'da üst sıralara taşımanın tek yolu Ermeni Sorunu sitemize girmek veya her gün en az bir kere tıklamaktır.
Lüften Ermeni Sorunu Sitemizi (www.ermenisorunu.gen.tr) açılış sayfanız yapın
Lüften Ermeni Sorunu Sitemizi (www.ermenisorunu.gen.tr) açılış sayfanız yapın
23 October 2007
TBA - YETİŞKİNLER İÇİN İNGİLİZCE DİL EĞİTİMİNDE YİNE ÖNDE
21 October 2007
I've forgotten the referendum!
I tought to boycot the referendum then I changed my mind and voted for it. I think this referendum process is full of defects. Let's see something is gonna wrong very soon anyway.
Twelve Turkish soldiers had been killed in Hakkari near the Iraqi border! The terrorists attacked the military unit. Why do they walk into my beautiful country and kill us! What is the reason? I see they often try to consume our patience, they want us to attack them and make war! However, they have to know that we can really defence our territory stronger than them!
Twelve Turkish soldiers had been killed in Hakkari near the Iraqi border! The terrorists attacked the military unit. Why do they walk into my beautiful country and kill us! What is the reason? I see they often try to consume our patience, they want us to attack them and make war! However, they have to know that we can really defence our territory stronger than them!
Öznur ŞAVKILIOĞLU
Canım yeğenim, Öznur
Pastanın etrafında sevdiklerin, kalbinin etrafında sevgilin Tutkun:), senin etrafında hayallerin olsun, doğum günün KUTLU OLSUN. Nice mutlu yıllara ...
Dayın Erkin
Pastanın etrafında sevdiklerin, kalbinin etrafında sevgilin Tutkun:), senin etrafında hayallerin olsun, doğum günün KUTLU OLSUN. Nice mutlu yıllara ...
Dayın Erkin
20 October 2007
Turkey warns it may cut logistical support to the U.S
Dear All friends,
As I very often told you that I will not forward you any mail not concerning ELT issues, it will be an exception; I am sure that you will understand the reason. Please read the following e-mail and visit the following link
I'm looking forward to the US's quick return and want to continue to work to maintain strong US & Turkish relations! If they say no and vote for it and say YES!, I'll be so upset even other my foreigner friends will upset, too!.
Arkadaşlar mutlaka yukardaki oylama linkine tiklayin ve NO diye oylayin. Şimdilik ilerdeyiz ama daha çok oylama lazim. İlginize şimdiden teşekkürler...
As I very often told you that I will not forward you any mail not concerning ELT issues, it will be an exception; I am sure that you will understand the reason. Please read the following e-mail and visit the following link
I'm looking forward to the US's quick return and want to continue to work to maintain strong US & Turkish relations! If they say no and vote for it and say YES!, I'll be so upset even other my foreigner friends will upset, too!.
Arkadaşlar mutlaka yukardaki oylama linkine tiklayin ve NO diye oylayin. Şimdilik ilerdeyiz ama daha çok oylama lazim. İlginize şimdiden teşekkürler...
17 October 2007
Boyut Anaokulu
Ben bir baba olsam, göz yaşlarımı tutamazdım...
Benim adım Cantürk olacaktı, ve gittiğim Anaokulun duvarına doğum günümde adımı balonlarla yazacaklardı. İnanılmaz birşey olurdu!, sanırım o gün Dünyanın en mutlu çocuğu ben olurdum. Yüzde yüz eminim babam ve annem kısacası ailemin her ferdi çok mutlu olurdu ve eminim binanın fotoğrafını çekerlerdi, aynı benim fotoğrafını çektiğim gibi.
Efendim benim Cantürkle yakınlığım sadece öğrenci öğretmen ilişkisinden öte değildi. Taki bu fotoğrafı çekene kadar, şunu samimiyetle itiraf etmek istiyorum, sekiz senedir İngilizce öğretmenliği yapıyorum, dört senedirde bazı devlet ve özel anaokullarda İngilizce derslerine giriyorum. Ama Boyut Anaokulundaki, sevgiyi, çocuklara gösterilen yüksek ilgi ve alakayı, yüksek seviyedeki eğitimi başka hiçbir yerde görmedim.

Keşke bende küçükken Boyut Anaokuluna gitseydim. Eğer bir gün kızım veya oğlum olursa düşünmeden Boyut anaokulundaki öğretmenlere vicdanım rahat bir şekilde teslim edebilecem.
İki senedir İngilizce derslerine girdiğim bu Atatürkçü anaokulunun, eğitim çizgisini her zaman hep bir üste çıkaran Çocuk Gel. Eğt. Uzmanı Zerrin HANCI'yı yürekten tebrik ederim.
Efendim benim Cantürkle yakınlığım sadece öğrenci öğretmen ilişkisinden öte değildi. Taki bu fotoğrafı çekene kadar, şunu samimiyetle itiraf etmek istiyorum, sekiz senedir İngilizce öğretmenliği yapıyorum, dört senedirde bazı devlet ve özel anaokullarda İngilizce derslerine giriyorum. Ama Boyut Anaokulundaki, sevgiyi, çocuklara gösterilen yüksek ilgi ve alakayı, yüksek seviyedeki eğitimi başka hiçbir yerde görmedim.
Keşke bende küçükken Boyut Anaokuluna gitseydim. Eğer bir gün kızım veya oğlum olursa düşünmeden Boyut anaokulundaki öğretmenlere vicdanım rahat bir şekilde teslim edebilecem.
İki senedir İngilizce derslerine girdiğim bu Atatürkçü anaokulunun, eğitim çizgisini her zaman hep bir üste çıkaran Çocuk Gel. Eğt. Uzmanı Zerrin HANCI'yı yürekten tebrik ederim.
14 October 2007
9 October 2007
8 October 2007
Şehitler...
Teröristlerin hepsini lanetliyorum, öbür tarafta rahat uyuyamayacaksınız!!!
Evlatlarınmızın kaybı, bu vatanın bir evladı olarak beni ve eşimi gerçekten çok üzdü. Yoğun işimden dolayı çok az Tv seyrediyorum. Seyredersemde çoğunlukla haberler oluyor. Ama nezaman bu evlatları bütün haberler verdi inanın kendimi zor tuttum. Kendimi bir an için bu evlatların anne veya babası yerine koydum. İnanılmaz bir üzüntü kalbime birden çöktü. Kim? Kimler bu hayince saldırıyı düzenler? Niçin? Ellerine ne geçti? Can almak biz insanlara has bir şey olmaz OL MA MA LI!! Bu güzel toprakların neyi size dokunuyor. Elinize ne geçti? Hiç bir şey!!! Kendinizi kullandırmayın!!
Üzüntümü diğer dostlarımda derinden paylaşıyor. Şehitlerimize Allahtan rahmet, anne ve babalarına ise sabırlar diliyorum. EVLATLARINIZ huzurunda saygı ile eğilmeyi bir borç bilirim.
Bir evlat çabuk yetişmez özen ister sabır ister. Ben bir öğretmen olarak eğitim verdiğim her öğrencim için yıllarımı veriyorum Ya bu anne ve babalar, ONLAR belkide ömürlerini verdiler. Bumuydu faturası!!!
Astsubay Ahmet SARIOĞLU ile erler Bayram GÜZEL, Seyfi ALTUNTAŞ, Mehmet YILDIRIM, Mehmet UÇARI, Turgay SALGUR, Kasım AKSOY, A. Şükrü KARATAŞ, Emrah ERYILMAZ, Sıddık KÜÇÜKGÖZ, Mehmet UYAR, Fetullah SELÇUK ve Mehmet COŞKUN.
Evlatlarınmızın kaybı, bu vatanın bir evladı olarak beni ve eşimi gerçekten çok üzdü. Yoğun işimden dolayı çok az Tv seyrediyorum. Seyredersemde çoğunlukla haberler oluyor. Ama nezaman bu evlatları bütün haberler verdi inanın kendimi zor tuttum. Kendimi bir an için bu evlatların anne veya babası yerine koydum. İnanılmaz bir üzüntü kalbime birden çöktü. Kim? Kimler bu hayince saldırıyı düzenler? Niçin? Ellerine ne geçti? Can almak biz insanlara has bir şey olmaz OL MA MA LI!! Bu güzel toprakların neyi size dokunuyor. Elinize ne geçti? Hiç bir şey!!! Kendinizi kullandırmayın!!
Üzüntümü diğer dostlarımda derinden paylaşıyor. Şehitlerimize Allahtan rahmet, anne ve babalarına ise sabırlar diliyorum. EVLATLARINIZ huzurunda saygı ile eğilmeyi bir borç bilirim.
Bir evlat çabuk yetişmez özen ister sabır ister. Ben bir öğretmen olarak eğitim verdiğim her öğrencim için yıllarımı veriyorum Ya bu anne ve babalar, ONLAR belkide ömürlerini verdiler. Bumuydu faturası!!!
Astsubay Ahmet SARIOĞLU ile erler Bayram GÜZEL, Seyfi ALTUNTAŞ, Mehmet YILDIRIM, Mehmet UÇARI, Turgay SALGUR, Kasım AKSOY, A. Şükrü KARATAŞ, Emrah ERYILMAZ, Sıddık KÜÇÜKGÖZ, Mehmet UYAR, Fetullah SELÇUK ve Mehmet COŞKUN.
2 October 2007
İzmir Buca'da iki bomba patladı!
Yeter artık ne bu böyle! Güzel İzmir'de bu patlamalar ne ülkemize ne de İzmire yakışıyor. Teröristlerin hepsini kınıyorum. Çok üzüldüm 2007 deyiz ama yine bitmedi şu terör. Bu olaylar bu güzel ülkemize yakışmıyor. Sivil halka yapılan bu tür masumca saldırıları tekrar tekrar bu ülkenin bir vatandaşı olarak kınıyorum. Bu şerefsiz teröristler emellerine ulaşamıyacaktır.
26 September 2007
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir şey var
IŞIN der ki
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir şey Var
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir şey Var
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
21 September 2007
Scraf Ban in Turkey!
Turkey's prime minister has called for women to be allowed to wear headscarves in universities.
I'm a young Turkish secularist teacher, says " Excuse me Mr. President, I do not agree with you!! "
I'm a young Turkish secularist teacher, says " Excuse me Mr. President, I do not agree with you!! "
11 September 2007
Cambridge sınav sonuçları
Dil okulumuzda bu başarı sadece benim değil! takım olarak çalışan ve bu öğrenciler için canla başla üstün gayretler gösteren diğer öğretmen arkadaşlarımındır. Sevgili Tuğba EYİN ve Selin ALTUĞ öğretmenlerimi ayrıca kutluyor ve teşekkürlerimi sunuyorum.
İşte O ONDOKUZ Başarılı öğrenci!!
Movers;
Esra Merve ERVAN
Aras ÇOKDOĞAN
Eyüp ECEVİT
Baran ZADEOĞLU
Yağmur DURANOĞLU
Utku KILAVUZ
Berke YEŞİLADA
Starters;
Bensu SEZER
Tufan GELDİ
Zuhal Bengisu ÖĞÜTCEN
İbrahim Selçuk GÜLEÇ
Batuhan Rahman YILMAZ
Okan AYBEK
Simge GEMALMAZOĞLU
Tayfun TAŞAR
Yunus Emre YILMAZ
Tolga DEMİR
Can BERKAYGUN
Ket;
Duygu DİLSİZ
10 September 2007
30 August 2007
Diana
1997 de bugun,Cenaze törenini yaklasik 2.5 milyar izleyicinin izledigini biliyorum, çan sesleri hala kulagimda. O gün yurt dışındaydim, bir restaurantaydim, yemegi bir sure sonra kestim, yediklerim, bogazimda duyumlenmisti, herkes seni tv den izliyor, aglama sesleri bulundugum sehrin kilisesinden gelen can seslerine karismisti.
“Bugun dunya yanliz ekmege ac degil" diyordu Rahibe Terasa “Sevgiye ac, sevilmeye ac ve istenmeye ac diyordu. Diana Terasa ikilisinin yardimlarini butun dunya bilmektedir. Candle in the Wind sarkisini her dinledigimde aklima geliyorsun.
Tum guzelligini yitirdik. Gulumseyisinden yoksun bu bos gunlerde…
Vataninin altin cocugu, senin adina bu mesaleyi hep tasiyacagiz.
Kendimizi ne kadar zorlasak da aci gercek bizi gozyaşlarina boguyor.
Kelimelerimiz yetersiz kalir, yillar boyu bize yasattigin mutlulugu anlatmaga.
Ve artik elveda sana İngiltere’nin gulu, varligindan yoksun bu yitik ulkeden…
Koruycu kanatlarinin sefkatini ozleyecegiz, senin hic bilmeyecegin kadar.
“Bugun dunya yanliz ekmege ac degil" diyordu Rahibe Terasa “Sevgiye ac, sevilmeye ac ve istenmeye ac diyordu. Diana Terasa ikilisinin yardimlarini butun dunya bilmektedir. Candle in the Wind sarkisini her dinledigimde aklima geliyorsun.
Tum guzelligini yitirdik. Gulumseyisinden yoksun bu bos gunlerde…
Vataninin altin cocugu, senin adina bu mesaleyi hep tasiyacagiz.
Kendimizi ne kadar zorlasak da aci gercek bizi gozyaşlarina boguyor.
Kelimelerimiz yetersiz kalir, yillar boyu bize yasattigin mutlulugu anlatmaga.
Ve artik elveda sana İngiltere’nin gulu, varligindan yoksun bu yitik ulkeden…
Koruycu kanatlarinin sefkatini ozleyecegiz, senin hic bilmeyecegin kadar.
21 August 2007
Wedding
A friendship that was shared by two has grown into a love so true please share our joy as we

Deniz YILMAZ
and
Erkin YILDIRIM
exchange marriage vows and begin our new life together on Saturday, twenty fifth of August two thousand and seven at eight o'clock pm. in the evening.
Tolunay Düğün Salonu
Bor yolu üzeri -Atatürk Bulvarı Yataş Home Üstü Niğde Turkey
Deniz & Erkin
Birlikteliğimizin sonsuza kadar sürmesi umudu ve dileğiyle ortak yaşamımıza adım attığımız bu günde bizimle olmanızı diliyoruz.
Yıldırım ve Yılmaz
Aileleri
25 Ağustos 2007 Cumartesi
Saat: 20:00
Tolunay Düğün Salonu
Bor yolu Üzeri - Atatürk Bulvarı Yataş Home Üstü Niğde
Deniz YILMAZ
and
Erkin YILDIRIM
exchange marriage vows and begin our new life together on Saturday, twenty fifth of August two thousand and seven at eight o'clock pm. in the evening.
Tolunay Düğün Salonu
Bor yolu üzeri -Atatürk Bulvarı Yataş Home Üstü Niğde Turkey
Deniz & Erkin
Birlikteliğimizin sonsuza kadar sürmesi umudu ve dileğiyle ortak yaşamımıza adım attığımız bu günde bizimle olmanızı diliyoruz.
Yıldırım ve Yılmaz
Aileleri
25 Ağustos 2007 Cumartesi
Saat: 20:00
Tolunay Düğün Salonu
Bor yolu Üzeri - Atatürk Bulvarı Yataş Home Üstü Niğde
12 August 2007
O AN
Aşağıdaki yazıyayınladığı siyah beyaz bir fotoğraf üzerine yazmış olduğum kısa bir yorumdur.
Bazen korkarız işte O An, bir an içinde olsa herşeyi durdurmak isteriz, ama iznimiz olmadığını farkettiğimiz O Anı durduramayız.
Elbet herkese hayatta en çok istediğin şey nedir dense? Eminim kaybedilen bir sevgili, çocuğu, bisikleti, annesi, kedisi vb. şeyler olurdu. Ben ise Gamze'nin bu yayınladığı siyah beyaz resme bakınca dünyamızdaki zamanı bir süreliğine dondurup, O AN ın fotograflarını çekmek isterdim.
Büyük Asafa şunu derdim, O AN olsaydı önemli olurdu!. Hey millet lütfen bir şekilde imkan yaratın, ve şuan bulunduğunuz yerde en çok neden hoşlanıyorsanız, veya dışarı çıkın canınız neyi yapmak istiyorsa O ANı, yada hemen evinize gidip babanıza sarılın ve O ANı yada yurt dışındaki dostunuzu aradığınız O ANı kısacası elimizden akıp giden durduramadığımız, dünyamızdaki en değerli şeyi Zamanı, o karelere hapsedin. Sizden sonra elbet birileri O ANlara bakarak gülümseyecektir.
Büyük Ustam, Asaf, işte O AN yalnızlığımızı doldurduğumuz Andır.
Bazen korkarız işte O An, bir an içinde olsa herşeyi durdurmak isteriz, ama iznimiz olmadığını farkettiğimiz O Anı durduramayız.
Elbet herkese hayatta en çok istediğin şey nedir dense? Eminim kaybedilen bir sevgili, çocuğu, bisikleti, annesi, kedisi vb. şeyler olurdu. Ben ise Gamze'nin bu yayınladığı siyah beyaz resme bakınca dünyamızdaki zamanı bir süreliğine dondurup, O AN ın fotograflarını çekmek isterdim.
Büyük Asafa şunu derdim, O AN olsaydı önemli olurdu!. Hey millet lütfen bir şekilde imkan yaratın, ve şuan bulunduğunuz yerde en çok neden hoşlanıyorsanız, veya dışarı çıkın canınız neyi yapmak istiyorsa O ANı, yada hemen evinize gidip babanıza sarılın ve O ANı yada yurt dışındaki dostunuzu aradığınız O ANı kısacası elimizden akıp giden durduramadığımız, dünyamızdaki en değerli şeyi Zamanı, o karelere hapsedin. Sizden sonra elbet birileri O ANlara bakarak gülümseyecektir.
Büyük Ustam, Asaf, işte O AN yalnızlığımızı doldurduğumuz Andır.
7 August 2007
Yakın dostum, Alpay SARACOGLU
Evlilik aşamasında, bu yoğun günlerimde ben ve ailem için, işni bir kenara bırakıp gönülden durmaksızın gece gündüz yardımlarını bizden esirgemiyen yakın dostum Alpay SARAÇOĞLUNA sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
3 August 2007
Ankarada teleferik var
2 August 2007
Ankarada suyu kim kesti?
Güzel ülkemin başkenti, Ankarada yaşıyorum. Birşey soracağım Anakarada SUYU kim kapattı? Niye kapattı? Şartmıydı kapanması?
31 July 2007
29 July 2007
En güzel çift işte burda, Selin and Arda YILMAZ

Selin Altuğ YILMAZ ve Arda YILMAZ çiftine sonsuz mutluluklar diliyorum...
Atakule / Çankaya / Ankara 29 Temmuz 2007
Rüya gibi bir çift, inanın çok duygulandım...
Sevgili Selin, prensesler gibiydin. Tek dileğim yakışıklı eşinle bir ömür boyu mutlu olman. Sen her zaman mutlulukların en güzeline layıksın.
Atakule / Çankaya / Ankara 29 Temmuz 2007
Rüya gibi bir çift, inanın çok duygulandım...
Sevgili Selin, prensesler gibiydin. Tek dileğim yakışıklı eşinle bir ömür boyu mutlu olman. Sen her zaman mutlulukların en güzeline layıksın.
22 July 2007
KAHDEM
Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM)
Türk Hukuk Sitesi Kadın Hakları Çalışma Grubu tarafından kurulan ve yönetilen sanal bir destek merkezidir.
Türk Hukuk Sitesi Kadın Hakları Çalışma Grubu tarafından kurulan ve yönetilen sanal bir destek merkezidir.
Beyler eşlerimizi 1 metre arkamızda gezdirmeyelim. Unutmayalım ki güçlü ve çağdaş bir toplum ancak iyi eğitimli bayanlardan oluşur. Onlara destek verelim ki Sağlıklı, Güçlü ve Modern bir toplum olalım. Bayanlar, çoğu iş kolunda aktif rol alması bizi üzmesin, aksine liderliklerindeki kuruluşlarda daha sağlıklı bir şalışma prensibinin olduğuna inanıyorum.
Kız çocuğunun eğitiminin bir erkek çocuğunun eğitiminden de önemli olduğuna inanıyorum. Unutmayalım ki biz erkekleri yetiştiren, eğiten ve seven yine analarımız, kadınlarımızdır. KAHDEM'i saklamayalım! Lütfen herkese elinizden geldiğince KAHDEM'i duyurun.
Yardımları ve desteği için hukuk öğrencisi Gamzeye teşekkür ederim.
21 July 2007
12 July 2007
Hürriyetin için koş
Levis'ın reklamındaki gibi koşmak istiyorum, durmadan koşmak...
Çok uzaklara ama çooook uzaklara...
Askerde 100 metre yarışında üçüncü olsamda koşmak istiyorum...
Kalbi izin verdikçe koşan biri var çekilin :)))
Çok uzaklara ama çooook uzaklara...
Askerde 100 metre yarışında üçüncü olsamda koşmak istiyorum...
Kalbi izin verdikçe koşan biri var çekilin :)))
9 July 2007
Filiz ŞAVKILIOĞLU
Benim için her zaman kalbimde ayrı bir yeri olan canım ablamın doğum gününü candan kutlar, eniştemle bir ömür boyu mutluklar dilerim.
Ablaların en güzeli, ne mutlu bana senin gibi her zaman yanımda olan, beni destekleyen, beni çok seven bir ablaya sahibim. Ablacım tekrar doğum gününü kutlarım. Kucak dolusu sevgiler.
Seni çok seven kardeşin
Erkin
Ablaların en güzeli, ne mutlu bana senin gibi her zaman yanımda olan, beni destekleyen, beni çok seven bir ablaya sahibim. Ablacım tekrar doğum gününü kutlarım. Kucak dolusu sevgiler.
Seni çok seven kardeşin
Erkin
8 July 2007
Sebnem and Ozdemir GENCOGLU
4 July 2007
Lily Allen
Lovely girl, lovely song!
Ladies and Gentlemen, Dear students, remember we listened to that record last lesson at school. Let you sing this lovely song again and again
I'm still looking forward to meeting her in Istanbul city, TURKIYE. When are you gonna come here?
Ladies and Gentlemen, Dear students, remember we listened to that record last lesson at school. Let you sing this lovely song again and again
I'm still looking forward to meeting her in Istanbul city, TURKIYE. When are you gonna come here?
3 July 2007
İngilizce tercüme nasıl olur?
İngilizce dersinde ögretmeni çocuğa sordu,
- Oğlum, sana Türkçe bir cümle vereceğim, sen bunu İngilizceye çevireceksin...
Çevireceğin cümle, "Çocuk, koştu koştu, denize düştü, boğuldu..."
Öğrenci yanıt verdi,
- The boy tıkıdık, tıkıdık, culup, glu, glu... :))))
- Oğlum, sana Türkçe bir cümle vereceğim, sen bunu İngilizceye çevireceksin...
Çevireceğin cümle, "Çocuk, koştu koştu, denize düştü, boğuldu..."
Öğrenci yanıt verdi,
- The boy tıkıdık, tıkıdık, culup, glu, glu... :))))
2 July 2007
28 June 2007
Alfie by Lily Allen
Ooooo deary me,
My little brother's in his bedroom smoking weed,
I tell him he should get up cos it's nearly half past three
He can't be bothered cos he's high on THC.
I ask him very nicely if he'd like a cup of tea,
I can't even see him cos the room is so smoky,
Don't understand how one can watch so much TV,
My baby brother Alfie how I wish that you could see.
[Chorus]
Oooooo I only say it cos I care,
So please can you stop pulling my hair.
Now, now there's no need to swear,
Please don't despair my dear Mon frere.
Ooooo Alfie get up it's a brand new day,
I just can sit back and watch you waste your life away
You need to get a job because the bills need to get paid.
Get off your lazy arse,
Alfie please use your brain
Surely there's some walls out there that you can go and spray,
I'm feeling guilty for leading you astray,
Now how the hell do you ever expect that you'll get laid,
When all you do is stay and play on your computer games?
[Chorus]
Oh little brother please refrain from doing that,
[Alfie Lyrics on http://www.lyricsmania.com]
I'm trying to help you out so can you stop being a twat.
It's time that you and I sat down and had a little chat,
And look me in the eyes take off that stupid fitted cap.
[Chorus]
Please don't despair
Please don't despair
Mon frere
by Lily Allen
My little brother's in his bedroom smoking weed,
I tell him he should get up cos it's nearly half past three
He can't be bothered cos he's high on THC.
I ask him very nicely if he'd like a cup of tea,
I can't even see him cos the room is so smoky,
Don't understand how one can watch so much TV,
My baby brother Alfie how I wish that you could see.
[Chorus]
Oooooo I only say it cos I care,
So please can you stop pulling my hair.
Now, now there's no need to swear,
Please don't despair my dear Mon frere.
Ooooo Alfie get up it's a brand new day,
I just can sit back and watch you waste your life away
You need to get a job because the bills need to get paid.
Get off your lazy arse,
Alfie please use your brain
Surely there's some walls out there that you can go and spray,
I'm feeling guilty for leading you astray,
Now how the hell do you ever expect that you'll get laid,
When all you do is stay and play on your computer games?
[Chorus]
Oh little brother please refrain from doing that,
[Alfie Lyrics on http://www.lyricsmania.com]
I'm trying to help you out so can you stop being a twat.
It's time that you and I sat down and had a little chat,
And look me in the eyes take off that stupid fitted cap.
[Chorus]
Please don't despair
Please don't despair
Mon frere
by Lily Allen
Arım, Balım, Peteğim...
Gözyaşım şarap olsa
Gençliğim harap olsa
Her günüm azab olsa
Yine seni seveceğim..
Arım,balım,peteğim
Gülüm,dalım,çiçeğim
Bilsem ki öleceğim
Yine seni seveceğim..
Ne emelim ne arzum
Kalmasa tek umudum
Erisem yudum yudum
Yine seni seveceğim..
Arım,balım,peteğim
Gülüm,dalım,çiçeğim
Bilsem ki öleceğim
Yine seni seveceğim..
Zeki Müren
Gençliğim harap olsa
Her günüm azab olsa
Yine seni seveceğim..
Arım,balım,peteğim
Gülüm,dalım,çiçeğim
Bilsem ki öleceğim
Yine seni seveceğim..
Ne emelim ne arzum
Kalmasa tek umudum
Erisem yudum yudum
Yine seni seveceğim..
Arım,balım,peteğim
Gülüm,dalım,çiçeğim
Bilsem ki öleceğim
Yine seni seveceğim..
Zeki Müren
25 June 2007
Kazım KOYUNCU
Artvin'in Hopasıda bilir seni Van'ın Ercişide bilir, sen yüreğimizdeki Karedeniz çoşkusu, Karadenizin Rockıydın. Toprağın bol olsun kardaş.
Ben seni sevdiğimi de dünyalara bildirdim
Ben seni sevdiğimi de dünyalara bildirdim
İndirdin kaşlarınıBabanı babanımı öldürdüm
İndirdin kaşlarını indirdin kaşlarını
Babanı babanımı öldürdüm
İn dereye dereye de al dereden taşları
İn dereye dereyede al dereden taşları
Geçti bizden sevdalık al cebimden saçlar
Geçti bizden sevdalık al cebimden saçları
Kız evinin önünede sereceğim kilimi
Kız evinin önünede sereceğim kilimi
Oy bi hayli zamanda görmedim sevdiğimi
Oy bi hayli zamanda görmedim görmedim sevdiğimi .
Ben seni sevdiğimi de dünyalara bildirdim
Ben seni sevdiğimi de dünyalara bildirdim
İndirdin kaşlarınıBabanı babanımı öldürdüm
İndirdin kaşlarını indirdin kaşlarını
Babanı babanımı öldürdüm
İn dereye dereye de al dereden taşları
İn dereye dereyede al dereden taşları
Geçti bizden sevdalık al cebimden saçlar
Geçti bizden sevdalık al cebimden saçları
Kız evinin önünede sereceğim kilimi
Kız evinin önünede sereceğim kilimi
Oy bi hayli zamanda görmedim sevdiğimi
Oy bi hayli zamanda görmedim görmedim sevdiğimi .
17 June 2007
The Wizard of Oz
Dorothy lives on a farm in Kansas until a cyclone arrives, and picks her, her house, and her dog up and deposits them in the land of Oz. Things in Oz are strange and beautiful, but Dorothy just wants to get back home. She's helped by the Good Witch of the east, but she's also in trouble with the Wicked Witch of the West, who seeks revenge for the death of the Wicked Witch of the north, for which she blames Dorothy.
At the beginning, we may wonder at the obvious low voice of the wizard of Oz with very nice setting of Miss. Beril KAYA and Mr. YILDIRIM, although the flat, arid landscape ultimately makes an effective contrast to the later scenes in Oz. I think the Wizard of Oz is enjoyable for people of all ages. Everything about it brought a smile to my face.
At the beginning, we may wonder at the obvious low voice of the wizard of Oz with very nice setting of Miss. Beril KAYA and Mr. YILDIRIM, although the flat, arid landscape ultimately makes an effective contrast to the later scenes in Oz. I think the Wizard of Oz is enjoyable for people of all ages. Everything about it brought a smile to my face.
That popular story has also been used for a number of more recent adaptations of Miss. ALTUĞ, and most of them have had some good points of their own. Guess, this Wizard remains by far the most wonderful of the versions of the classic tale, and I think we need to reread it!:)
If you're very very young and you haven't seen it yet, then see it, you will feel the greatest force of the NOT white magic, but English teacher, ALTUğ's stage with kind of magic:)))
I will mention a few more things about that play. It's really very nice. I would like to thank to Miss. Altuğ, gave us happiness, and much joyful time with our friends, parents and students.
16 June 2007
Miss. Beril Kaya
Dear my assistant,
No no! I changed my mind! You've been my colleague since March 05. 2007 :)) You know I'm so busy so I wanna talk about you more than this very soon!
No no! I changed my mind! You've been my colleague since March 05. 2007 :)) You know I'm so busy so I wanna talk about you more than this very soon!
Father's Day
You know that important day, Father's Day is June 17th. If I were you I could give my Dad what he wants this year! Certainly a book! It can be a great book! So if he was alive, I would like to buy a book.
I missed him more than every thing. When I had army service, I was a lieutenant he wasn't with me! I'll get marry very soon but He won't here with me! So dear friends please take care of your father. We cannot come back!
I missed him more than every thing. When I had army service, I was a lieutenant he wasn't with me! I'll get marry very soon but He won't here with me! So dear friends please take care of your father. We cannot come back!
10 June 2007
Okullar erken tatil oluyor
Bugünkü Milliyet gazetesinin haberine göre okullar 15 Haziran Cuma günü tatile girecek.
8 June 2007
Yağmur yağıyor
Yağmur yağıyor,
Seller akıyor,
Arap kızı
Camdan bakıyor :))
Ne güzel bol bol yağmur yağıyor...
Seller akıyor,
Arap kızı
Camdan bakıyor :))
Ne güzel bol bol yağmur yağıyor...
Big big girl
Benden en çok geçen ay dinlemek istediğiniz şarkınızın sözlerini size armağan ediyorum.
I'm a big big girl
Ben büyük büyük bir kızım
In a big big world
Büyük büyük bir dünyada
It's not a big big thing if you leave me
Bu büyük büyük bir şey değil, eğer beni terkedersen
But I do do feel that
Ama ben çok çok hissediyorum ki
I do do will miss you much
Seni çok çok özleyeceğim
Miss you much...
Çok özleyeceğim
I can see the first leaf falling
İlk yaprağın düştüğünü görebiliyorum
It's all yellow and nice
Tamamen sarı ve hoş
It's so very cold outside
Dışarıda hava çok soğuk
Like the way I'm feeling inside
Tıpkı benim içerde hissettiğim gibi
Nakarat
Outside it's now raining
Dışarda şimdi yağmur yağıyor
And tears are falling from my eyes
Ve gözlerimden yaşlar süzülüyor
Why did it have to happen
Bu neden olmak zorundaydı
Why did it all have to end
Neden her şey bitmek zorundaydı
Nakarat
I have your arms around me ooooh like fire
Kolların beni sarıyor, ooooh ateş gibi
But when I open my eyes
Ama gözümü açtığım zaman
You're gone...
Gitmiş oluyorsun...
I'm a big big girl
Ben büyük büyük bir kızım
In a big big world
Büyük büyük bir dünyada
It's not a big big thing if you leave me
Bu büyük büyük bir şey değil, eğer beni terkedersen
But I do do feel that
Ama ben çok çok hissediyorum ki
I do do will miss you much
Seni çok çok özleyeceğim
Miss you much...
Çok özleyeceğim
I can see the first leaf falling
İlk yaprağın düştüğünü görebiliyorum
It's all yellow and nice
Tamamen sarı ve hoş
It's so very cold outside
Dışarıda hava çok soğuk
Like the way I'm feeling inside
Tıpkı benim içerde hissettiğim gibi
Nakarat
Outside it's now raining
Dışarda şimdi yağmur yağıyor
And tears are falling from my eyes
Ve gözlerimden yaşlar süzülüyor
Why did it have to happen
Bu neden olmak zorundaydı
Why did it all have to end
Neden her şey bitmek zorundaydı
Nakarat
I have your arms around me ooooh like fire
Kolların beni sarıyor, ooooh ateş gibi
But when I open my eyes
Ama gözümü açtığım zaman
You're gone...
Gitmiş oluyorsun...
5 June 2007
PEACE AT HOME, PEACE IN THE WORLD
Peace at home, peace in the world.
PEACE AT HOME, PEACE IN THE WORLD
Founder of the Turkish Republic,
PEACE AT HOME, PEACE IN THE WORLD
Founder of the Turkish Republic,
4 June 2007
Cambridge Sınavları
2006 yılında 6 kişiyle yola çıktık, şuan ise 18 kişisiniz ve eminim Cambridge sınavlarından hepiniz çok iyi sonuçlar alacaksınız. Sizlerle gurur duyuyorum.
Biz öğretmenlerden yardımlarını esirgemeyen değerli ailelerinize teşekkür ediyorum. Eminim çocuklarınız çok yüksek notlar alacak!.
Sizlere 14 hafta boyunca canla başla eğitim veren öğretmenleriniz, Selin Altuğ ve Tuğba Eyine de teşekkürlerimi sunarım. Gerçekten sizler için çok çalıştıklarını biliyorum. Ellerinize sağlık öğretmenlerim.
İng. öğretmeni
Erkin YILDIRIM
June 03. 2007
PS: Sınav sonuçlarını Ağustos ayının 20 sinden sonra kurumumuza gelerek veya telefonla bize ulaşarak öğrenebilirsiniz.
PS: Sınav sonuçlarını Ağustos ayının 20 sinden sonra kurumumuza gelerek veya telefonla bize ulaşarak öğrenebilirsiniz.
Sabahleyin Cambridge Movers sınavına giren öğrencilerim
ve onları yanlız bırakmayan öğretmenleri ve tabiki aileleri.

ve onları yanlız bırakmayan öğretmenleri ve tabiki aileleri.
Öğleden sonra Cambridge Starters sınavına giren öğerencilerim ve onlara eşlik eden öğretmenleri ve aileleri.
Fotoğraf makinamın dilinden;
Bazı anlar vardır, dondurmak ve saatlerce bakmak isteriz, bazı anlar vardır unutur gideriz. Ama bazı anlar vardır ömür boyu hatırlamak isteriz.
E. YILDIRIM
1 June 2007
Mesut Uzun
Uzun ailesinin acısını yürekten paylaşıyor, Allahtan sevenlerine sabır diliyorum.
Asteğmen Mesut Uzun'un ölümüne çok üzüldüm. Şehit olarak sonsuza kadar milletimizin gönlünde yaşamaya devam edeceğine yürekten inanıyorum. Vatanımızın toprağını bölmek için uzanan eller mutlaka bir gün kırılacaktır.
Yeter artık!! TERÖR ÖRGÜTÜNÜ LANETLİYORUM!!!
Asteğmen Mesut Uzun'un ölümüne çok üzüldüm. Şehit olarak sonsuza kadar milletimizin gönlünde yaşamaya devam edeceğine yürekten inanıyorum. Vatanımızın toprağını bölmek için uzanan eller mutlaka bir gün kırılacaktır.
Yeter artık!! TERÖR ÖRGÜTÜNÜ LANETLİYORUM!!!
30 May 2007
Dear Deniz, my love, Happy Birthday to you
Dear my love
I love you , ti amo, te quiero...
Happy Birthday Deniz Yılmaz! Hope you have a great day with your boy friend :)
Thinking of you always makes me smile,
I'm sending Hugs and kisses and lot's of love your way to wish you a very HAPPY BIRTHDAY again :)
Love you always
Erkin
I love you , ti amo, te quiero...
Happy Birthday Deniz Yılmaz! Hope you have a great day with your boy friend :)
Thinking of you always makes me smile,
I'm sending Hugs and kisses and lot's of love your way to wish you a very HAPPY BIRTHDAY again :)
Love you always
Erkin
29 May 2007
Kingdom of Heaven
Has anyone seen "Kingdom of Heaven" ? I saw it two and half year ago! I watched it again yesterday. So Who is Selahaddin Eyyubi?
28 May 2007
Kitap okuyor mu su nuz?
Düşünen, fikir üreten, düşündüğünü ifade edebilen ve yanlış bilgi ile doğru bilgiyi ayırabilen fertlerin sayısının artması için, çocukluk çağında kitap okuma alışkanlığının kazandırılması gerekmektedir.
Kitap okuma çocuklara bazı zihnî maharetler kazandırır. Kitap okuyan çocuklar eğitim süreçlerinde anne babaların ve eğitimcilerin işlerini de kolaylaştırır. Eğitime yapılan yatırımın karşılığını almak isteyen anne babaların çocuklarını pahalı okullara göndermeleri ve onların istedikleri her şeye ulaşmalarını sağlamaları yeterli değildir. Çünkü okuma alışkanlığı olmayan çocuklar, başarılı olmada zorlanmaktadırlar.
Lütfen bazı günler televizyonu kapatıp kitap okuyalım...
Kitap okuma çocuklara bazı zihnî maharetler kazandırır. Kitap okuyan çocuklar eğitim süreçlerinde anne babaların ve eğitimcilerin işlerini de kolaylaştırır. Eğitime yapılan yatırımın karşılığını almak isteyen anne babaların çocuklarını pahalı okullara göndermeleri ve onların istedikleri her şeye ulaşmalarını sağlamaları yeterli değildir. Çünkü okuma alışkanlığı olmayan çocuklar, başarılı olmada zorlanmaktadırlar.
Lütfen bazı günler televizyonu kapatıp kitap okuyalım...
26 May 2007
Hayat
Uğraş didin farklı şeyler yapmak için
Üç kişi ya da beş kişi anlar
Ve zaman, ve zaman farklı yüzlerle
Bazen yanında bazen arkanda
Yalan diye bir şey yok
Gördük ama konuşmadık
Ve hayat her şey yolundayken dur dedi artık
Ve hayat herkes evindeyken dur dedi artık
Ve hayat -ki canına tak etmişti- sus dedi artık
Ve hayat
Kırık düşler, aynı yalnızlık
Öyle azaldık ve yıprandık ki
Kafamız karışık, değişmek zor
Dünya yıkılsa anlamazlar
Söyleyen : Mor ve Ötesi
Üç kişi ya da beş kişi anlar
Ve zaman, ve zaman farklı yüzlerle
Bazen yanında bazen arkanda
Yalan diye bir şey yok
Gördük ama konuşmadık
Ve hayat her şey yolundayken dur dedi artık
Ve hayat herkes evindeyken dur dedi artık
Ve hayat -ki canına tak etmişti- sus dedi artık
Ve hayat
Kırık düşler, aynı yalnızlık
Öyle azaldık ve yıprandık ki
Kafamız karışık, değişmek zor
Dünya yıkılsa anlamazlar
Söyleyen : Mor ve Ötesi
24 May 2007
Ankaram Geçmiş olsun, Ulusum Geçmiş olsun! Explosion at the Anafartalar Shopping Center in Ankara, Turkey!
Ulus'taki Anafartalar Çarşısı'nın önünde patlayan bomba gerçekten çok üzücü. Güzel Ankaram ve Ulusum bunu hakettmiyor !!
Terörü lanetliyorum !!!
Dün Ulusun yakınından (olay yerinden) 17:00 civarında otobüsle geçmiştim. saat 19:20 de otobüsle Yıldıza doğru giderken, otobüsdeki yolcular patlamayı konuşuyordu. Çok şaşırdım!. 20:20 de ilk mesaj ve arama İstanbul'dan Ercan'dan ve sonra diğer arkadaşlarımdan geldi. Beni merak eden Ankara dışından arayan her arkadaşıma teşekkür ederim.
Ne zaman gece haberleri TV den izleyince olayın ciddiyetini anladım. Altı vatandaşımın ölümü gerçekten üzücü. Bunu güzel ülken gerçekten haketmiyor. Tekrar büyük geçmiş olsun.
Six people were killed and at least 80 hurt in an explosion in Ankara, Turkey!! The front of all building was ripped off by the bomb at the Anafartalar shopping centre, in Ulus, Ankara, Turkey.
Terörü lanetliyorum !!!
Dün Ulusun yakınından (olay yerinden) 17:00 civarında otobüsle geçmiştim. saat 19:20 de otobüsle Yıldıza doğru giderken, otobüsdeki yolcular patlamayı konuşuyordu. Çok şaşırdım!. 20:20 de ilk mesaj ve arama İstanbul'dan Ercan'dan ve sonra diğer arkadaşlarımdan geldi. Beni merak eden Ankara dışından arayan her arkadaşıma teşekkür ederim.
Ne zaman gece haberleri TV den izleyince olayın ciddiyetini anladım. Altı vatandaşımın ölümü gerçekten üzücü. Bunu güzel ülken gerçekten haketmiyor. Tekrar büyük geçmiş olsun.
Six people were killed and at least 80 hurt in an explosion in Ankara, Turkey!! The front of all building was ripped off by the bomb at the Anafartalar shopping centre, in Ulus, Ankara, Turkey.
19 May 2007
19 Mayıs
ATATÜRK KURTULUŞ SAVAŞI'NDA
Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha karşı
Selam durdu kayığı, çaparası, takası,
Selam durdu tayfası.
Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman
Duman değildi bu
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.
Samsun limanına bu gemiden atılanDemir değil
Sarılan anayurdaKemâl Paşa'nın kollarıydı.
Selam vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutanKaradeniz'in hâlini görmeliydi.
Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar
Kalktı takalar,İzin verseydi
Kemâl PaşaArdından gürleyip giderlerdi Erzurum'a kadar.
Cahit KÜLEBİ
Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha karşı
Selam durdu kayığı, çaparası, takası,
Selam durdu tayfası.
Bir duman tüterdi bu geminin bacasından bir duman
Duman değildi bu
Memleketin uçup giden kaygılarıydı.
Samsun limanına bu gemiden atılanDemir değil
Sarılan anayurdaKemâl Paşa'nın kollarıydı.
Selam vererek Anadolu çocuklarına
Çıkarken yüce komutanKaradeniz'in hâlini görmeliydi.
Kalkıp ayağa ardısıra baktı dalgalar
Kalktı takalar,İzin verseydi
Kemâl PaşaArdından gürleyip giderlerdi Erzurum'a kadar.
Cahit KÜLEBİ
18 May 2007
Şebnem Şavkılıoğlu, Sevgili yeğenim Doğum günün kutlu olsun! Happy Birthday!
Canım Şebnemcim,
Nice nice mutlu yıllara, bunu herzaman söyleyemesemde seninle daima gururduyuyorum. İşin çok zor ama üstesinden geliyorsun. Hem işinde hemde özel hayatında basamakları hızlı çıkacağına eminim. Bütün dileklerinin gerçekleşmesini diler, gözlerinden öperim.
Seni canından çok seven,
Dayın Erkin YILDIRIM
Nice nice mutlu yıllara, bunu herzaman söyleyemesemde seninle daima gururduyuyorum. İşin çok zor ama üstesinden geliyorsun. Hem işinde hemde özel hayatında basamakları hızlı çıkacağına eminim. Bütün dileklerinin gerçekleşmesini diler, gözlerinden öperim.
Seni canından çok seven,
Dayın Erkin YILDIRIM
12 May 2007
3rd ELT CONFERENCE ODTÜ Geliştirme Vakfı Okulları
I attended the 3rd ELT Conference "Lifelong Literature from K to 12" at ODTÜ Geliştirme Vakfı Okulları Ankara, Türkiye May 12. 2007
It was excellent. I went there with my director, Mrs. CİMEN. There were three lecturers, Peter GRUNDY, Peter LUCANTONI, and Teresa DOGUELLI.
Mr. GRUNDY is a good author, the former president of IATEFL, said that "the language of literature isn't the language we use in everyday life: so why do we use literature in language teaching and how can we make the best use of it in our classrooms?" In his talk, he tried to show how some of the differences between literature and everday language provide us with a wide range of ideas for stimulating activities which add a range and depth to everyday language teaching.
What about Mr. LUCANTONI? I think he's a very good explorer, explained How to authentic and semi-authentic text from a wide range of sources can be exploited not only to help learners develop and improve their reading skills, but also to provide a basis for practice in writing, listening and speaking. I enjoyed his speech about authentic texts and sure they will helpful for my long career in English language teaching.
Hold on, hold on! :))) I guess Mrs. DOGUELLI is very energetic, funny and excellent teacher. Her presentation, Reading Circles was very good as well. I liked her Reading circles as well. I sometimes didn't manage my large smile on her speech :)
During the coffee break and lunch I got a great chance to have long talk to my director. Unfortunately I do not have many meetings with her! So I had a long talk with her about our ELT and our students' future programmes at SEC. I mostly saw happy expressions on her face as well:)
Everything was excellent at a large conference hall, even there were more than five sponsers, Pearson Longman, Cambridge University Press (Trend ELT), Express Publishing (Inkaş), Ankara ELT (Machmillan English), Nüans and Oxford University Press.
It was excellent. I went there with my director, Mrs. CİMEN. There were three lecturers, Peter GRUNDY, Peter LUCANTONI, and Teresa DOGUELLI.
Mr. GRUNDY is a good author, the former president of IATEFL, said that "the language of literature isn't the language we use in everyday life: so why do we use literature in language teaching and how can we make the best use of it in our classrooms?" In his talk, he tried to show how some of the differences between literature and everday language provide us with a wide range of ideas for stimulating activities which add a range and depth to everyday language teaching.
What about Mr. LUCANTONI? I think he's a very good explorer, explained How to authentic and semi-authentic text from a wide range of sources can be exploited not only to help learners develop and improve their reading skills, but also to provide a basis for practice in writing, listening and speaking. I enjoyed his speech about authentic texts and sure they will helpful for my long career in English language teaching.
Hold on, hold on! :))) I guess Mrs. DOGUELLI is very energetic, funny and excellent teacher. Her presentation, Reading Circles was very good as well. I liked her Reading circles as well. I sometimes didn't manage my large smile on her speech :)
During the coffee break and lunch I got a great chance to have long talk to my director. Unfortunately I do not have many meetings with her! So I had a long talk with her about our ELT and our students' future programmes at SEC. I mostly saw happy expressions on her face as well:)
Everything was excellent at a large conference hall, even there were more than five sponsers, Pearson Longman, Cambridge University Press (Trend ELT), Express Publishing (Inkaş), Ankara ELT (Machmillan English), Nüans and Oxford University Press.
Boysan Bengil, my real friend, hope your birthday is just the beginning of a year full of happiness
If you are married
your wife will be happy
for you were born this day.
If you are not married
Your parents will be happy
for you were born this day.
If you don't have parents
I will be happy as your friend
for you were born this day.
Happy Birthday! You're not getting older...just more distinguished! :)) You're always more than a friend, and I remember you in my heart and mind as well.
Missed old days, waiting for you in Capital city! :)
Take care
Love
Erkin
your wife will be happy
for you were born this day.
If you are not married
Your parents will be happy
for you were born this day.
If you don't have parents
I will be happy as your friend
for you were born this day.
Happy Birthday! You're not getting older...just more distinguished! :)) You're always more than a friend, and I remember you in my heart and mind as well.
Missed old days, waiting for you in Capital city! :)
Take care
Love
Erkin
10 May 2007
Yarın
Hiçbir siyasi partiye üye deyilim, ama sanat, edebiyat, resim ve fotoğraf hayatımın bir parçasıdır.
Erkin
YARIN
birşeyler olacak yarın
duruşundan belli
kırdaki atların
bulutların koşuşundan belli
kazışından köstebeklerin toprağı
karıncaların telâşından belli
birşeyler olacak yarın
belki bir tomurcuk
belki bir ağacın düşen yaprağı
belki de bir çocuk
pek o kadar göremesek de uzağı
kuşların uçuşundan belli
birşeyler olacak yarın
öbürgünden önemsiz
yarından önemli
by Bülent ECEVİT
Şair güzel yazmış,
Bende bu mısralardan etkilendim, izninizle bende karalamak istiyorum...
BELKİ
yarın birşeyler olacak, belki bu gönül bir gün daha gülümseyecek,
Mutluluk yüzüme yansıyacak.
gözlerdeki ışıltıya katıldığımdaki mutluluk bir başka olacak,
ne dün için ne bugün için belki yarın için.
nefes alıyorsam ki ozaman mutluyum,
dudaklarım hasret olsada sevgiliye
belki bu gönül birgün daha gülümseyecek
belki gözyaşım sevince karışacak yarın birşeyler olacak
belki birdaha bu yazılanlar okunmayacak
haykırsamda sesim çıkmayacak
dün bugünden güzel olacak demiştin
yoksa yarın mı bugünden güzel olacak
yarın çocuk gibi dudaklarını buruşturduğunda ağlarım şimdi yokluğuna
belliki yarında sen benim yokluğumda dudaklarını buruşturacaksın
belki oda olmayacak
hatıralarda kalacak
belki yarın birdaha olmayacak.
by Erkin YILDIRIM
Erkin
YARIN
birşeyler olacak yarın
duruşundan belli
kırdaki atların
bulutların koşuşundan belli
kazışından köstebeklerin toprağı
karıncaların telâşından belli
birşeyler olacak yarın
belki bir tomurcuk
belki bir ağacın düşen yaprağı
belki de bir çocuk
pek o kadar göremesek de uzağı
kuşların uçuşundan belli
birşeyler olacak yarın
öbürgünden önemsiz
yarından önemli
by Bülent ECEVİT
Şair güzel yazmış,
Bende bu mısralardan etkilendim, izninizle bende karalamak istiyorum...
BELKİ
yarın birşeyler olacak, belki bu gönül bir gün daha gülümseyecek,
Mutluluk yüzüme yansıyacak.
gözlerdeki ışıltıya katıldığımdaki mutluluk bir başka olacak,
ne dün için ne bugün için belki yarın için.
nefes alıyorsam ki ozaman mutluyum,
dudaklarım hasret olsada sevgiliye
belki bu gönül birgün daha gülümseyecek
belki gözyaşım sevince karışacak yarın birşeyler olacak
belki birdaha bu yazılanlar okunmayacak
haykırsamda sesim çıkmayacak
dün bugünden güzel olacak demiştin
yoksa yarın mı bugünden güzel olacak
yarın çocuk gibi dudaklarını buruşturduğunda ağlarım şimdi yokluğuna
belliki yarında sen benim yokluğumda dudaklarını buruşturacaksın
belki oda olmayacak
hatıralarda kalacak
belki yarın birdaha olmayacak.
by Erkin YILDIRIM
1 May 2007
Smart Board
Sevgili öğretmen arkadaşlarım, Smart Board işte böyle kullanılır!
Profesör Randall Davis, kişisel web sayfası
http://www.youtube.com/watch?v=NZNTgglPbUA
Smard Boardu biliyorum ama bu profesörü tanımak istiyorum diyorsanız, lütfen bu profesörün aşağıdaki kişisel web sayfasını tıklayınız.Profesör Randall Davis, kişisel web sayfası
23 April 2007
23 Nisan 2007
Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir bahtının aydınlığısınız. Memleketi asıl aydınlığa gark edecek sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, kıymetli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şeyler bekliyoruz; kızlar, çocuklar!
M.Kemal Atatürk (Bursa, 1922)
Bütün öğrencilerime ve ulusuma güveniyorum. Atatürkümüzün yukardaki sözlerine ekleyecek birşey bulamadım!
M.Kemal Atatürk (Bursa, 1922)
Bütün öğrencilerime ve ulusuma güveniyorum. Atatürkümüzün yukardaki sözlerine ekleyecek birşey bulamadım!
18 April 2007
Zeynep KANRA
Tibet - Butan - Nepal
Dia Gösteri & Sunum
8 Haziran 2007
saat 19:00
yer: Turkcell Konferans Salonu
Meşrutiyet Cad. No:153
Tepebaşı - Taksim
İstanbul Türkiye
13 April 2007
ANKARA METROSUNUN KULLANIMI HAKKINDA BİR ANKET
Arkadaşlar tez çalışmasında kullanmak üzere mimar bir arkadaşımın hazırladığı metroya ilişkin ankete katılmak isterseniz sevinirim. Ankete aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz ayrıca listenizdeki kişilere de anketi ulaştırabilirseniz çok mutlu olurum şimdiden katkılarınızdan dolayı çok teşekkür ederim.
Anket bu linki adres çubuğuna yapıştırabilirsiniz.
Anket bu linki adres çubuğuna yapıştırabilirsiniz.
5 April 2007
Muthiş Hikaye
Kendisini karşılayan sekretere; Nazif Beyle görüşmek istediğini söyledi. Bunun üzerine sekreter birden ciddileşti: "Nazif Bey mi?" dedi. "Evet,Nazif Bey!" diye cevap alınca, hüzünlü bir ses tonuyla "Nazif Bey sizlere ömür efendim, onu kaybedeli dört yıl oldu." dedi. Hiç beklemediği bu haberle bir acı saplandı yüreğine. "Ya, öyle mi.?" diyebildi sadece. Hicranlı bir suskunlukla bir müddet öylece kalakaldı. Gözlerine hücum eden yaşlar yanaklarından süzülüp göğsüne damladı. Kendisini toparlayıp "Onun adına görüşebileceğim bir yakını var mı acaba?" diye sordu. "Evet var, oğlu Selim Bey....". Titrek bir sesle "Öyleyse Selim Beyle görüşebilir miyim?" dedi. Görevli hanım, insanda saygı uyandıran bu kibar beyefendiye, "Selim Bey oldukça meşgul bir insan, randevusuz görüşmek pek mümkün olmuyor; ama ben yine de kendisine bir haber vereyim." dedi ve telefona yöneldi.. Sonra "Kim diyelim efendim?" diye sordu.
"Kendimi ona ben tanıtmak istiyorum kızım." cevabı üzerine sekreter dahili telefonu çevirdi. Daha sonra mütebessim bir çehreyle, "Selim Bey sizinle görüşmeyi kabul etti, lütfen beni takip edin." dedi. Beraber merdivenden çıktılar. İnce bir zevkle döşenmiş geniş bir salondan geçip büyük bir kapının önünde durdular, sekreter kapıyı açarak, 'Buyurun!' dedi. O da içeri girdi. Kendisini ayakta bekleyen vakur ve mütebessim gence doğru hızlı adımlarla yürüdü, elini uzatarak, "Merhaba, ben Prof. Dr. Mehmet Baydemiş." dedi. "Bendeniz de Selim Cebeci. Lütfen buyurun, oturun." dedi, genç iş adamı. Mehmet Bey, kendisine gösterilen yere oturur oturmaz: "Yirmi üç yıl, tam yirmi üç yıl. Vaktiyle bana burs verip okumama vesile olan insanın elini öpmek için bu ânı bekledim." dedi ve dudakları titredi, özleri doldu. "Ama o büyük insanın elini öpmek nasip değilmiş, bunun için ne kadar üzgünüm anlatamam."
Yaşarmış gözlerini kuruladıktan sonra Selim Beye döndü: "Fakat en azından o büyük insanın mahdumunun elini sıkmaktan da bahtiyarım."
Misafirin bu sözleri üzerine Selim Bey yerinden fırladı, kulaklarına inanamıyordu. Kelimelerinin her biri birer hayret nidâsı gibi dizildi cümlelerine: "Mehmet Baydemiş demiştiniz değil mi, Tosyalı Mehmet Baydemiş mi?" Profesör, delikanlının bu heyecanlı haline bir anlam veremeyerek başıyla "Evet" dedi. Bunun üzerine Selim Beyin gözleri sevinçle parladı. "Babamla sizi uzun yıllar aradık; ama bulamadık." dedi. Profesörün yanına gelerek iki eliyle elini tuttu, candan bir dost gibi sıktı ve "Sizi karşıma Allah çıkardı." dedi.
Bu sözler profesörü çok şaşırtmıştı. "Uzun yıllar beni mi aradınız? Peki, ama neden?" dedi.
Selim Bey gülen gözlerle profesöre bakarak "Bizdeki emanetinizi vermek için..." deyince, profesörün şaşkınlığı iyiden iyiye arttı. "Emanet mi?" dedi. Selim Bey cevap vermeden yerine geçip telefonu çevirdi. Karşısındakine "Gelebilir misiniz?" deyip telefonu kapattı. Mehmet Bey, şaşkın gözlerle Selim Beyebakarken kapı çalındı, odaya iyi giyimli bir bey girdi. Selim Bey ona yanına gelmesini işaret etti, sonra kulağına bir şeyler fısıldadı. Gelen kişi bir şey söylemeden geldiği kapıya yöneldi. O çıkarken Selim Bey, misafiriyle tatlı bir sohbete başladı. Sohbetleri koyulaştıkça, çehrelerindeki şaşkınlık, yerini birbirlerine hasret kırk yıllık ahbapların yeniden buluşmalarındaki sevinç, samimiyet ve güvene bırakmıştı.
Mehmet Bey yurt dışındaki tahsilinden, araştırmalarından ve yirmi üç yıl boyunca her yıl büyüyen memleket hasretinden bahsetti. Sonra Nazif Beyin duvardaki portresini göstererek, "Bu günlerimi şu büyük insana borçluyum." dedi. "Bana yalnızca maddî destek vermedi, mânen de beni hiç yalnız bırakmadı. Yurt dışında tahsil görürken yanlışa her yeltendiğimde hayalen yanımda hazır oldu. 'Sana bunun için burs vermedim.' diyerek bana istikamet verdi. Ona her namazımda dua ediyorum." dedi ve gözlerini Nazif Beyin duvardaki fotografına mıhladı.
Sonra gözleri portrenin altındaki ilk anda mânâ veremediği diğer tabloya kaydı. Son derece şık bir çerçevenin içinde, bazı yerleri yamalı ve tamir görmüş oldukça eski bir çift çorap duruyordu. Biraz daha dikkatli baktığında çerçevede bazı cümlelerin de sıralandığını fark etti: "Bir müddet zeytin yiyeceğiz, sonra..." Selim Bey, kendisine bir soru sorduğu için başını ona çevirdi; fakat aklı tabloda kalmıştı. Selim Beye cevap verirken tabloya bir daha baktı. İkinci cümle de birinci cümle gibi üç nokta ile bitiyordu: "Bir müddet sabredeceğiz, sonra..." İyice meraklanmıştı. Bu ilk görüşmeleri olmasaydı, yanına gidip tabloyu iyice inceleyecekti; fakat bu uygun düşmez, düşüncesiyle yalnızca sohbet arasında göz ucuyla merakını gidermeye çalışıyordu. Ancak her seferinde biraz daha artan bir merakın içinde kalıyordu.
Üçüncü cümlede: "Bir müddet yürüyeceğiz, sonra..." diye yazıyor ve altta böyle birkaç cümle daha sıralanıyordu. Artık aklı hep tablodaydı.
Sonunda dayanamayıp, "Selim Bey merakımı mazur görün. Şu tabloya bir mânâ veremedim." Selim Bey kendisine has bir gülüş ile misafirine baktı, derin bir nefes alarak: "Malumunuz, babam varlıklı bir insandı. Oldukça yi bir hayatımız vardı. Sonra ne olduysa her şeyimizi kaybettik. O zenginlikten geriye hiçbir şey kalmadı. Köşkümüzdeki hizmetçiler de gitti. Yemekleri artık annem yapıyordu. Hatırlıyorum da bir sabah, kahvaltıya sadece zeytin koyabilmişti. O zengin kahvaltılarımıza bedel, yalnızca zeytin... Şaşkınlık içinde, 'Başka bir şey yok mu?' diye sormuştum. Bu soru karşısında annemin hüngür hüngür ağlayışı gözümün önünden hiç gitmiyor.
Annemin ağlayışına mukabil babam: 'Bir müddet zeytin yiyeceğiz, sonra...' dedi ve durdu, güçlü bakışlarını üzerimizde gezdirdi, 'Alışacağız.' dedi. Ve iştahla bir zeytin alıp ağzına attı.
Birkaç gün sonra haciz memurları gelip köşkümüzü de elimizden aldılar. Kenar bir mahallede küçük, eski bir eve taşındık. Doğru dürüst bir eşyamız da kalmamıştı. Annem bezgin bir sesle: 'Bu evde hiçbir şey yok! Burada nasıl yaşayacağız.' diye haykırdı.
Bunun üzerine babam: 'Bir müddet sabredeceğiz, sonra alışacağız.' dedi .
Gittiğim özel okuldan ayrılmış, bir devlet okuluna yazılmıştım. Sabahleyin okula servisle gitmeyi umarken, babam elimden tuttu, 'Bu ilk günün, okula beraber gideceğiz.' dedi. Yürümeye başladık. Okul oldukça uzak gelmişti bana, yorulup geride kaldığımı hatırlıyorum. Babam kim bilir hangi düşüncelere dalmıştı. Geride kaldığımı fark etmemişti. Biraz sonra fark edince bana döndü. İsyan dolu bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Bir an bana ızdırapla baktıktan sonra, yanıma geldi. Bir şey söylemesine fırsat vermeden, kızgın aynı zamanda nazlı bir tavırla, 'Yoruldum.' dedim.
Babam oldukça sakin bir şekilde: 'Bir müddet yürüyeceğiz, sonra alışacağız. ' dedi.
Babam her sabah erkenden çıkıyor, geç saatlerde ancak dönüyordu. Döndüğünde ise küçük odaya çekiliyor, bazen saatlerce orada kalıyordu. Çoğu zaman buradan gözyaşları içerisinde çıktığını görüyordum.
Bir gün, merakıma yenilip babamın küçük odasına girdim. Yerde bir seccade, seccadenin üzerinde de bir tespih vardı. Duvarda ise Arapça bir ibarenin altında şu yazı vardı: 'Allah borcunu ödeme niyetinde olanın kefilidir.' Babamın dediği gibi oldu, zor da olsa zamanla alıştık.
Bu hal birkaç yıl sürdü. Bir gün babam eve çok farklı bir yüz ifadesiyle geldi. Ağlamaklı bir yüz ifadesi vardı. Her birimize bir paket getirmişti. Köşkten ayrıldığımız günden beri ilk defa paketlerle eve geliyordu. Bizi bir araya topladı. 'Bugün, benim için ne mânâya geliyor biliyor musunuz?' dedi, kelimeleri boğazına düğümlendi, gözlerine yaşlar hücum etti. Sözlerini kesmek zorunda kaldı. Her birimize hediyelerimizi teker teker verdi ve bizi ayrı ayrı kucaklayıp yanaklarımızdan öptü, kendisi de bir koltuğa o turdu. Cebinden gazeteye sarılı bir şey çıkardı. O sırada da ağlıyordu. Hepimiz şaşkınlık içinde babama bakıyorduk. Gazeteyi açtı, içinden bir çift yeni çorap çıkardı. Bu gözyaşlarıyla, bir çift çorabın alâkasını kurmaya çalışırken babam, beklemediğimiz bir şey yaptı. Çorabı burnuna götürdü, kokladı, kokladı. Arkasından hıçkırarak ağlamaya başladı. Hepimiz şok olmuştuk, tek kelime bile söylemeden bekledik.
Babam nihayet kendisini topladı ve 'Bir zaman önce, büyük bir borcun altına girmiştim. Borcumu ödeme niyetiyle yeniden çalışmaya başladığım zaman kendi kendime 'bütün kazancım, borçlarımı ödeyinceye kadar alacaklılarımın hakkıdır. Onların hakkını vermeden ayağıma bir çorap almak bile bana haram olsun.' demiştim. Bugün ise, Allah'ın yardımıyla, borcumu bitirdim. Artık kimseye tek kuruş borcum kalmadı." dedi. Sonra gözyaşları içinde ayağındaki çorapları çıkarıp yeni çoraplarını giydi. Ben de o eski çorapları hem aziz bir baba yadigârı, hem de bir ibret nişanesi olarak sakladım.
Bu çoraplar her gün bana: 'Paralarını ödeyinceye kadar bütün kazancım alacaklılarının hakkıdır.' diyor". Selim Beyin bakışları bilinmez âlemlere dalarken o, nemlenen gözlerini kuruladı, sonra dönüp duvardaki siyah-beyaz fotografa hayran hayran baktı. "Babanız sandığımdan da büyükmüş Selim Bey. Ben olsaydım öyle müreffeh bir hayattan sonra anlattığınız gibi bir darlıkta, herhalde çıldırırdım." Selim Beye döndü ve "Siz ne yapardınız?" diye sordu. Selim Bey kendisine has tebessümü ile: "Bir müddet zeytin yerdim, sonra..." dedi ve gülümsedi. O sırada kapı çalındı, biraz önceki beyefendi elinde bir kutuyla içeriye girdi. Kutuyu Selim Beyin masasına bırakıp çıktı. Selim Bey yerinden kalkıp kutuyu alarak Mehmet Beye uzattı. 'Buyurun, yıllarca size vermek istediğimiz emanetiniz.' dedi.
Mehmet Bey bilinmez duygular içerisinde kutuyu açtı. İçinden kadife bir kese çıktı. Keseyi açıp içini kutuya boşalttığında merakı iyiden iyiye arttı. Keseden birkaç tane cumhuriyet altını ile bir not çıkmıştı. Mehmet Bey hassasiyetle katlanmış kâğıdı açıp okumaya başladı. Sevgili Mehmet Bey oğlum, Bazen istediğimizi yaparız, çoğu zaman da mecbur olduğumuzu.... Tahsil hayatınız boyunca size burs vermeyi taahhüt etmiştim. Ancak eğitiminizin son altı ayında size burs verme imkânını bulamadım. Bir müddet sonra imkânlarıma yeniden kavuştum; lâkin bu sefer de size ulaşamadım. Dolayısıyla size borçlandım ve borçlu kaldım. Eğer böyle bir borcu gözyaşı ve ızdırapla ödemek mümkün olsaydı, ben bu borcu fazlasıyla ödemiş olurdum. Zira sevgili oğlum, bu altı aylık zaman diliminde bursunu verememenin ızdırabıyla kaç gece ağladım onu Rabb'im bilir. Her neyse, bursunuzu tarihlerindeki değeriyle altına çevirdim. Bu altınlar sizindir. Bunlar elinize ulaştığında, borçlarımın tamamını ödemiş olacağım. Sevgilerimle, Nazif Cebeci. Mehmet Bey neye uğradığını şaşırmıştı. Bu büyük insanın yüceliği karşısında bir çocuk gibi yalnızca ağlıyor, ağlıyordu. Selim Beyde bir hayli duygulanmıştı. Onun da yanaklarından yaşlar süzülüyordu.. Bir ara yaşlı gözlerle babasının siyah-beyaz portresine baktı. Kendisine yıllarca hüzünle bakan gözleri, bu sefer sevinçle bakıyor gibiydi
"Kendimi ona ben tanıtmak istiyorum kızım." cevabı üzerine sekreter dahili telefonu çevirdi. Daha sonra mütebessim bir çehreyle, "Selim Bey sizinle görüşmeyi kabul etti, lütfen beni takip edin." dedi. Beraber merdivenden çıktılar. İnce bir zevkle döşenmiş geniş bir salondan geçip büyük bir kapının önünde durdular, sekreter kapıyı açarak, 'Buyurun!' dedi. O da içeri girdi. Kendisini ayakta bekleyen vakur ve mütebessim gence doğru hızlı adımlarla yürüdü, elini uzatarak, "Merhaba, ben Prof. Dr. Mehmet Baydemiş." dedi. "Bendeniz de Selim Cebeci. Lütfen buyurun, oturun." dedi, genç iş adamı. Mehmet Bey, kendisine gösterilen yere oturur oturmaz: "Yirmi üç yıl, tam yirmi üç yıl. Vaktiyle bana burs verip okumama vesile olan insanın elini öpmek için bu ânı bekledim." dedi ve dudakları titredi, özleri doldu. "Ama o büyük insanın elini öpmek nasip değilmiş, bunun için ne kadar üzgünüm anlatamam."
Yaşarmış gözlerini kuruladıktan sonra Selim Beye döndü: "Fakat en azından o büyük insanın mahdumunun elini sıkmaktan da bahtiyarım."
Misafirin bu sözleri üzerine Selim Bey yerinden fırladı, kulaklarına inanamıyordu. Kelimelerinin her biri birer hayret nidâsı gibi dizildi cümlelerine: "Mehmet Baydemiş demiştiniz değil mi, Tosyalı Mehmet Baydemiş mi?" Profesör, delikanlının bu heyecanlı haline bir anlam veremeyerek başıyla "Evet" dedi. Bunun üzerine Selim Beyin gözleri sevinçle parladı. "Babamla sizi uzun yıllar aradık; ama bulamadık." dedi. Profesörün yanına gelerek iki eliyle elini tuttu, candan bir dost gibi sıktı ve "Sizi karşıma Allah çıkardı." dedi.
Bu sözler profesörü çok şaşırtmıştı. "Uzun yıllar beni mi aradınız? Peki, ama neden?" dedi.
Selim Bey gülen gözlerle profesöre bakarak "Bizdeki emanetinizi vermek için..." deyince, profesörün şaşkınlığı iyiden iyiye arttı. "Emanet mi?" dedi. Selim Bey cevap vermeden yerine geçip telefonu çevirdi. Karşısındakine "Gelebilir misiniz?" deyip telefonu kapattı. Mehmet Bey, şaşkın gözlerle Selim Beyebakarken kapı çalındı, odaya iyi giyimli bir bey girdi. Selim Bey ona yanına gelmesini işaret etti, sonra kulağına bir şeyler fısıldadı. Gelen kişi bir şey söylemeden geldiği kapıya yöneldi. O çıkarken Selim Bey, misafiriyle tatlı bir sohbete başladı. Sohbetleri koyulaştıkça, çehrelerindeki şaşkınlık, yerini birbirlerine hasret kırk yıllık ahbapların yeniden buluşmalarındaki sevinç, samimiyet ve güvene bırakmıştı.
Mehmet Bey yurt dışındaki tahsilinden, araştırmalarından ve yirmi üç yıl boyunca her yıl büyüyen memleket hasretinden bahsetti. Sonra Nazif Beyin duvardaki portresini göstererek, "Bu günlerimi şu büyük insana borçluyum." dedi. "Bana yalnızca maddî destek vermedi, mânen de beni hiç yalnız bırakmadı. Yurt dışında tahsil görürken yanlışa her yeltendiğimde hayalen yanımda hazır oldu. 'Sana bunun için burs vermedim.' diyerek bana istikamet verdi. Ona her namazımda dua ediyorum." dedi ve gözlerini Nazif Beyin duvardaki fotografına mıhladı.
Sonra gözleri portrenin altındaki ilk anda mânâ veremediği diğer tabloya kaydı. Son derece şık bir çerçevenin içinde, bazı yerleri yamalı ve tamir görmüş oldukça eski bir çift çorap duruyordu. Biraz daha dikkatli baktığında çerçevede bazı cümlelerin de sıralandığını fark etti: "Bir müddet zeytin yiyeceğiz, sonra..." Selim Bey, kendisine bir soru sorduğu için başını ona çevirdi; fakat aklı tabloda kalmıştı. Selim Beye cevap verirken tabloya bir daha baktı. İkinci cümle de birinci cümle gibi üç nokta ile bitiyordu: "Bir müddet sabredeceğiz, sonra..." İyice meraklanmıştı. Bu ilk görüşmeleri olmasaydı, yanına gidip tabloyu iyice inceleyecekti; fakat bu uygun düşmez, düşüncesiyle yalnızca sohbet arasında göz ucuyla merakını gidermeye çalışıyordu. Ancak her seferinde biraz daha artan bir merakın içinde kalıyordu.
Üçüncü cümlede: "Bir müddet yürüyeceğiz, sonra..." diye yazıyor ve altta böyle birkaç cümle daha sıralanıyordu. Artık aklı hep tablodaydı.
Sonunda dayanamayıp, "Selim Bey merakımı mazur görün. Şu tabloya bir mânâ veremedim." Selim Bey kendisine has bir gülüş ile misafirine baktı, derin bir nefes alarak: "Malumunuz, babam varlıklı bir insandı. Oldukça yi bir hayatımız vardı. Sonra ne olduysa her şeyimizi kaybettik. O zenginlikten geriye hiçbir şey kalmadı. Köşkümüzdeki hizmetçiler de gitti. Yemekleri artık annem yapıyordu. Hatırlıyorum da bir sabah, kahvaltıya sadece zeytin koyabilmişti. O zengin kahvaltılarımıza bedel, yalnızca zeytin... Şaşkınlık içinde, 'Başka bir şey yok mu?' diye sormuştum. Bu soru karşısında annemin hüngür hüngür ağlayışı gözümün önünden hiç gitmiyor.
Annemin ağlayışına mukabil babam: 'Bir müddet zeytin yiyeceğiz, sonra...' dedi ve durdu, güçlü bakışlarını üzerimizde gezdirdi, 'Alışacağız.' dedi. Ve iştahla bir zeytin alıp ağzına attı.
Birkaç gün sonra haciz memurları gelip köşkümüzü de elimizden aldılar. Kenar bir mahallede küçük, eski bir eve taşındık. Doğru dürüst bir eşyamız da kalmamıştı. Annem bezgin bir sesle: 'Bu evde hiçbir şey yok! Burada nasıl yaşayacağız.' diye haykırdı.
Bunun üzerine babam: 'Bir müddet sabredeceğiz, sonra alışacağız.' dedi .
Gittiğim özel okuldan ayrılmış, bir devlet okuluna yazılmıştım. Sabahleyin okula servisle gitmeyi umarken, babam elimden tuttu, 'Bu ilk günün, okula beraber gideceğiz.' dedi. Yürümeye başladık. Okul oldukça uzak gelmişti bana, yorulup geride kaldığımı hatırlıyorum. Babam kim bilir hangi düşüncelere dalmıştı. Geride kaldığımı fark etmemişti. Biraz sonra fark edince bana döndü. İsyan dolu bakışlarımı yüzünde gezdirdim. Bir an bana ızdırapla baktıktan sonra, yanıma geldi. Bir şey söylemesine fırsat vermeden, kızgın aynı zamanda nazlı bir tavırla, 'Yoruldum.' dedim.
Babam oldukça sakin bir şekilde: 'Bir müddet yürüyeceğiz, sonra alışacağız. ' dedi.
Babam her sabah erkenden çıkıyor, geç saatlerde ancak dönüyordu. Döndüğünde ise küçük odaya çekiliyor, bazen saatlerce orada kalıyordu. Çoğu zaman buradan gözyaşları içerisinde çıktığını görüyordum.
Bir gün, merakıma yenilip babamın küçük odasına girdim. Yerde bir seccade, seccadenin üzerinde de bir tespih vardı. Duvarda ise Arapça bir ibarenin altında şu yazı vardı: 'Allah borcunu ödeme niyetinde olanın kefilidir.' Babamın dediği gibi oldu, zor da olsa zamanla alıştık.
Bu hal birkaç yıl sürdü. Bir gün babam eve çok farklı bir yüz ifadesiyle geldi. Ağlamaklı bir yüz ifadesi vardı. Her birimize bir paket getirmişti. Köşkten ayrıldığımız günden beri ilk defa paketlerle eve geliyordu. Bizi bir araya topladı. 'Bugün, benim için ne mânâya geliyor biliyor musunuz?' dedi, kelimeleri boğazına düğümlendi, gözlerine yaşlar hücum etti. Sözlerini kesmek zorunda kaldı. Her birimize hediyelerimizi teker teker verdi ve bizi ayrı ayrı kucaklayıp yanaklarımızdan öptü, kendisi de bir koltuğa o turdu. Cebinden gazeteye sarılı bir şey çıkardı. O sırada da ağlıyordu. Hepimiz şaşkınlık içinde babama bakıyorduk. Gazeteyi açtı, içinden bir çift yeni çorap çıkardı. Bu gözyaşlarıyla, bir çift çorabın alâkasını kurmaya çalışırken babam, beklemediğimiz bir şey yaptı. Çorabı burnuna götürdü, kokladı, kokladı. Arkasından hıçkırarak ağlamaya başladı. Hepimiz şok olmuştuk, tek kelime bile söylemeden bekledik.
Babam nihayet kendisini topladı ve 'Bir zaman önce, büyük bir borcun altına girmiştim. Borcumu ödeme niyetiyle yeniden çalışmaya başladığım zaman kendi kendime 'bütün kazancım, borçlarımı ödeyinceye kadar alacaklılarımın hakkıdır. Onların hakkını vermeden ayağıma bir çorap almak bile bana haram olsun.' demiştim. Bugün ise, Allah'ın yardımıyla, borcumu bitirdim. Artık kimseye tek kuruş borcum kalmadı." dedi. Sonra gözyaşları içinde ayağındaki çorapları çıkarıp yeni çoraplarını giydi. Ben de o eski çorapları hem aziz bir baba yadigârı, hem de bir ibret nişanesi olarak sakladım.
Bu çoraplar her gün bana: 'Paralarını ödeyinceye kadar bütün kazancım alacaklılarının hakkıdır.' diyor". Selim Beyin bakışları bilinmez âlemlere dalarken o, nemlenen gözlerini kuruladı, sonra dönüp duvardaki siyah-beyaz fotografa hayran hayran baktı. "Babanız sandığımdan da büyükmüş Selim Bey. Ben olsaydım öyle müreffeh bir hayattan sonra anlattığınız gibi bir darlıkta, herhalde çıldırırdım." Selim Beye döndü ve "Siz ne yapardınız?" diye sordu. Selim Bey kendisine has tebessümü ile: "Bir müddet zeytin yerdim, sonra..." dedi ve gülümsedi. O sırada kapı çalındı, biraz önceki beyefendi elinde bir kutuyla içeriye girdi. Kutuyu Selim Beyin masasına bırakıp çıktı. Selim Bey yerinden kalkıp kutuyu alarak Mehmet Beye uzattı. 'Buyurun, yıllarca size vermek istediğimiz emanetiniz.' dedi.
Mehmet Bey bilinmez duygular içerisinde kutuyu açtı. İçinden kadife bir kese çıktı. Keseyi açıp içini kutuya boşalttığında merakı iyiden iyiye arttı. Keseden birkaç tane cumhuriyet altını ile bir not çıkmıştı. Mehmet Bey hassasiyetle katlanmış kâğıdı açıp okumaya başladı. Sevgili Mehmet Bey oğlum, Bazen istediğimizi yaparız, çoğu zaman da mecbur olduğumuzu.... Tahsil hayatınız boyunca size burs vermeyi taahhüt etmiştim. Ancak eğitiminizin son altı ayında size burs verme imkânını bulamadım. Bir müddet sonra imkânlarıma yeniden kavuştum; lâkin bu sefer de size ulaşamadım. Dolayısıyla size borçlandım ve borçlu kaldım. Eğer böyle bir borcu gözyaşı ve ızdırapla ödemek mümkün olsaydı, ben bu borcu fazlasıyla ödemiş olurdum. Zira sevgili oğlum, bu altı aylık zaman diliminde bursunu verememenin ızdırabıyla kaç gece ağladım onu Rabb'im bilir. Her neyse, bursunuzu tarihlerindeki değeriyle altına çevirdim. Bu altınlar sizindir. Bunlar elinize ulaştığında, borçlarımın tamamını ödemiş olacağım. Sevgilerimle, Nazif Cebeci. Mehmet Bey neye uğradığını şaşırmıştı. Bu büyük insanın yüceliği karşısında bir çocuk gibi yalnızca ağlıyor, ağlıyordu. Selim Beyde bir hayli duygulanmıştı. Onun da yanaklarından yaşlar süzülüyordu.. Bir ara yaşlı gözlerle babasının siyah-beyaz portresine baktı. Kendisine yıllarca hüzünle bakan gözleri, bu sefer sevinçle bakıyor gibiydi
Subscribe to:
Posts (Atom)